Sihirbaz gibiydi!

Özkan Uğur bir bas sihirbazı, inanılmaz bir müzisyen, doğal bir yetenekti. Çok değerli bir insandı. Keşke daha çok, daha uçsuz bucaksız bir ortamda müzik yapsaydı. Şartlar öyle gelişseydi ve yapabilseydi Güle güle Özkan Abi... Klasik gitar dersi alıyordum. Klasik gitar hocam Bülent Abi (Ergüder) bazen klasik dışı müzikler koyar, "Bak böyle şeyler var, bunları bilmek lazım, adamlar acayip çalıyor" derdi. Jimmy Hendrix izlemiştik. Adam gitarla anlayamadığım şeyler yapıyordu. Led Zeppelin konserine hayran hayran dalar giderdim. Bambaşka dünyalardı. Tamam, aynı gezegendeydik ama oraların Bakırköy'e çok uzak olduğu kesindi. YouTube falan olmadığından Bülent Abi'nin evinde izlediğim bu VHS kasetler hazine gibi değerliydi.Bir süre sonra klasik gitarla bas çalmaya başladığımı fark ettim. Ne duysam bas partisyonunu çıkarıyorum. Klasik gitarı bıraktım. Basçı olmaya karar verdim. Ne bulsam taklit ediyorum. Kasetten dinleyip partisyonları kulaktan "çıkarttığımız" yıllar. Klasik gitar için metotlar vardı ama elektrik için bas için neredeyse hiçbir şey yok. Hele bizim dinlediğimiz şeyler zaten imkânsız. Ne kadar basçı varsa takibe almaya başladım. Takip dediysek Twitter'dan, Instagram'dan değil. Kaset doldurtuyorum. Bas çalıp şarkı söyleyenler özel ilgi alanım. The Police dinliyorum, Sting ne yapıyor anlamaya çalışıyorum. Thin Lizzy'den Phil Lynott, Rush.Çok başka bir yerdeydiSonra bir gün MFÖ'yü fark ettim. "Ele Güne Karşı" albümünü biliyordum. Ama hiç bu gözle, yani basçı gözüyle dinlememiştim. Hastası oldum kısa sürede. Her şarkı ayrı bir bas dersiydi. "Ele Güne Karşı" 98'likti ve çok acayip baslarını ezberlemiştim. "Deli Deli"de raggae baslara girilmişti. "Bu Sabah Yağmur Var İstanbul'da"da yağ gibi kayan acayip bir tonu vardı basın. "Ondan Şikâyet"te funk çalmıştı. Kimdi bu. Tabii ki Özkan. Onu ilk böyle tanıdım. Sihirbaz gibi bir şeydi. Kraldı. VHS kasetlerde ve başka dünyalarda değil İstanbul'daydı. Benim gibi basa merak salmış insanların hayal bile edemeyeceği şeyleri çoktan yemiş bitirmiş, resmen dalga geçiyordu. Sanki farkında bile değildi yapabildiklerinin. Sahnede ilk kez Şan Tiyatrosu'nda canlı izledim. Gittiğim ilk doğru dürüst konser, sahnede izlediğim ilk iyi grup ve ses sistemi kulak patlatmayan ilk konserdi bu. Özkan'ın ne yaptığını anlamaya çalışarak geçirdim konseri. Benim için çok başka bir yerdeydi.var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6974244;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6974244;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlarmehmet-tezsihirbaz-gibiydi-6974244' });Dans eder gibi çalıyorduYıllar içinde MFÖ'nün müziği değişti. Bazen çok sevdim, bazen uzaklaştım. Ama "Ele Güne Karşı" ve Özkan'ın yeteneği benim için hep ayrı bir yerde durdu. Müzik gazetecisi oldum. Radikal için, Rolling Stone için, Milliyet için bir sürü röportaj yaptık. Hepsinde süper sohbetler ettik. Özkan'a hiçbir zaman ne kadar hayranı olduğumu anlatamadım. Bir şekilde utandım,