Fran Lebowitz ile bir akşamüstü

Aksi ihtiyarları seviyorum. Aksi insanlara zaafım var. Bir de ihtiyar ve aksi ikisi bir arada olunca sütlü çikolata gibi bir şey benim açımdan, tadından yenmez.Delirdin mi dediğinizi duyuyorum. Ama dinleyin.Aksi ihtiyarlar bence ikiye ayrılıyor. Zaten gençliğinde de aksi olup ihtiyarlayınca daha da aksileşenler (mükemmel fırtına) ve yaşlanınca yavaş yavaş aksileşenler. Benim ilgimi ikinci kategori çekiyor. Çünkü aslında bu insanlar aksi değiller, toplum tarafından aksi olarak nitelendiriliyorlar.Kendilerinden gençinsanlar tarafından, akrabaları, bakkal çakkal, şoför, kapıcı ya da hayatlarında kim varsa onlar tarafından "patronize" edilmekten aksileştiğini düşünüyorum bazı ihtiyarların. İhtiyarlara sırf yaşlandılar diye hiçbir şey anlamıyorlarmış, görmüyorlarmış gibi davranmak, onları çocuk yerine koymak bizde sık rastlananbir durum. Adeta bir norm. "Dede he he..." tarzı komik olduğu düşünülen genel tavırdan söz ediyorum. Çocuğa "Sen sus, anlamazsın", yaşlıya da "He he" demek şu anlama geliyor: Her şeyi ben biliyorum. E bu da doğru değil. Toplum ihtiyarlara ve çocuklara birey gibi davrandığında daha iyi bir yerde olacağımız ortada."Aksi ihtiyarlar"dan çok şey öğrenebilirsiniz. Tanıdığım en tatlı aksi ihtiyar Mina Urgan'dı. Kendisine "dinozor" diyordu. "Bir Dinozorun Anıları" yıllar önce çoksatar olduğunda, insanlar yaşlıların bakış açısına ne kadar ihtiyaç olduğunu anlamıştı. Sadece enteresan anılar anlatan bir tatlı anneanne değildi Urgan, aynı zamanda verdiği hayat dersleriyle, umursamazlığıyla ve yaşlılığın getirdiği özgürleşmeyle, eyvallahsız, şahane bir bireydi. 20'li yaşlarımda okumuştum kitaplarını. Hiç de sıkılmamıştım.Aksi ihtiyarlığı bir fenomene dönüştüren tanıdığım ikinci isim 73 yaşındaki Fran Lebowitz. Tanıyorum dediysem, sohbetlerinden, yazılarından, belgesellerinden. New Yorklu bu aksi ablamız 70'lerin New York'una tanık olmuş, bir sürü ikonik karakterle takılmış, onlarla röportajlar yapmış bir gazeteci ve yazar. Ama son yıllarda günümüz dünyasına ve insanına yaptığı eleştirilerle fenomen haline geldi. 2021'de bir diğer New Yorklu Martin Scorsese onunla sohbetlerini bir belgesel serisine çevirmiş ("Pretend It's a City") ve bu şekilde Lebowitz daha geniş bir kitlenin gündemine gelmişti.var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6936861;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6936861;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlarmehmet-tezfran-lebowitz-ile-bir-aksamustu-6936861' });Bu sohbetleri izlemeye hâlâ doyamazken, Lebowitz