Yerel yönetimlere doğru

"Belediye" kelimesi; Arapça "beled" kelimesinden türetilmiş ve günümüzde şehrin yönetim organı anlamında kullanılmaktadır. Şehirler insanların birlikte yaşadıkları sosyal ortamlardır. İnsan sosyal bir varlık olduğu için tek başına yaşayamaz. İnsanların bir arada yaşamalarının amacı da birbirlerine el birliğiyle yardım etmektir. Bu, bir arada yaşama olgusu beraberinde sorumluluklar getirir. İnsanlara bu sorumluluklarını sürekli hatırlatması, sorumluluğunu yerine getirmeyen ya da getirmek istemeyenlere yaptırımlar uygulaması; yanlışları konusunda insanları uyarması şehri yöneten organ olan belediye yönetiminin görevidir. Belediyenin de şehirde yaşayanlara karşı sorumlulukları vardır. Şehirde yaşayan insanların yaşamlarını rahat duruma getirici hizmetlerde bulunmak belediyelerin görevidir. Şehir imar planlarının yapılıp bu planlara göre kentleşmenin sağlanması; depreme dayanıklı yapıların yapılmasının sağlanması ve bu konuda taviz verilmemesi; şehir içi trafiğin düzenlenmesi, cadde ve sokakların temiz, düzgün tutulması; su ve kanalizasyon hizmetlerinin yürütülmesi, halkın rahat ve huzurlu alış veriş yapabilmeleri için çarşı ve pazarların denetlenmesi; temiz tutulması, pazar yerlerinin hizmete sunulması; şehir havasının temiz olması, insanlarının rahat soluklanması için park ve bahçelerin yapılması, temiz ve bakımlı tutulması; şehir içi toplu taşımacılığın düzenli, yeterli ve modern bir biçimde sağlanması gibi görevlerin yerine getirilmesini sayabiliriz. Daha sayacağımız çok hizmetler var; ancak saymaya devam edersek yazımızın kapasitesini aşar. Şimdilik bu kadarıyla yetiniyoruz.

Yukarıda saydıklarımın gerçekleşmesi için belediye yöneticilerine dört yılda bir yetki vermek üzere seçim yapılır. Bana göre bu yapılan seçimlerin siyasi partilerden bağımsız olması gerekir. Çünkü adaylar partilere bağlı olduğu zaman, oy kullanacak seçmenler; şehre hizmeti düşünmeyip kendilerini hangi partiye yakın görüyorlarsa ya da ideolojisi hangi tarafa yakınsa o partiye oy verme ihtimali yüksektir. Bu durumda "benim adamım olsun da çamurdan olsun" anlayışı öne geçer. Bu da hizmeti baltalamak demektir. Oysa belediyecilikte hizmet esas alınmalıdır. Kim hizmette kusur etmiyorsa, şehri modern, çağdaş, yaşanabilir koşullara göre yönetebiliyorsa ona oy verilmesi gerekir. Partiye değil, adama yetki verilmeli!

Günümüzde, yetkililer; şehirlerin kentsel dönüşüm projelerinin yapılması gerektiğini söyleyip durmaktadırlar. Oysa bu şehirlerde zamanında siyasi endişelerle imar planlarına aykırı yapılaşmalara izin verilmeseydi; "yapı denetimi" ekibi modern ülkelerdeki gibi zamanında oluşturulsaydı; bugün bu sorunları yaşamayacaktık. Devasa şehirleri kentsel dönüşümle dönüştürmek ülkelerin bütçesini yiyip bitirecek büyüklüktedir. Yazık değil mi Bu paralar ülkemizin başka ihtiyaçları için harcanacaktı. İşte bu nedenlerle diyorum ki yerel yönetimlerde partiye değil, kişiye oy verilmeli; hizmet eden seçilmelidir. Kim becerikli ve özveriliyse, dürüstse, çalıp çırpmayacaksa ona oy verilip seçilmelidir.