Toplumsal çöküş

Hangisi daha önemli diye olumsuzlukları sıralamayı düşündüm. Ancak ayırım yapmada zorlandım. Çünkü hepsi önemliydi.

Toplumsal eğitim eksikliği mi desem, yolsuzluklar mı desem, görgüsüzlük mü desem, utanmazlık mı desem...

Kişinin açıkça suçlu olduğu ortadayken "Ben yapmadım; ancak siyasi ya da çıkar taraftarlıkları gereği bana iftira ediyorlar, siyasi geleceğimden korktukları için beni karalıyorlar!" gibi bahaneler ileri sürerek işin içinden çıkıp sıyrılmaya çalışıyor. Buna pişkinlik ya da "yavuz hırsızlık" da diyebiliriz! Onunla işbirliği yapan kişi ise: "Ben aldım, götürdüm, teslim ettim!" dediği halde suçluyu korumak isteyenler, yandaşları ve suç ortakları: "Bu, siyasi muhaliflerimizin bizi halkın gözünden düşürmek ve gelecekteki makamımıza engel olmak için yaptıkları bir kumpastır!" deyip kendilerini halkın gözünde aklamaya çalışıyorlar.

İznik Konsülü dolayısıyla Papa'nın ülkemize gelişi sırasında yapılan karşılama töreninin biçimi, içeriği ve papanın özel hayatına kadar yapılan eleştiriler ciddiyetiyle bağdaşmayan düzeye ulaştı. Elbette yanlışı eleştirme hakkımız vardır; ancak eleştirinin de usulüne uygun ve yararlı bir amaca yönelik olması gerekir. Yeri gelmişken belirtmek istiyorum. Vatikan Devlet Başkanlığı (!) görevi ile dini makam olan Papalığın aynı olması; Batı'nın bize empoze etmeye çalıştığı laiklik konusunda ne kadar içten olduğunu ortaya koyan bir kanıttır. Ayrıca bu konsülde alınan kararlar da Hz. İsa'nın (as) tebliğ ettiği ilahi dininin temeline dinamit koymuştur. Çünkü bu konsülde despot Roma yönetiminin baskı ve zorlama etkisiyle "Teslis" inancı kabul edilmiş ve getirilen 400 İncil arasından birbirinin aynı olmayan birbirine yakın 4 İncil kabul edilmiştir. Oysa bir İlah'ın bir İncil'i olur. Bu nedenlerden ötürü Hristiyan dünyasının önemsediği bu konsülde alınan kararlar ilahi bir din olan İseviliğin aleyhinedir.