Batı ve biz

Batı'da insanın yetişme kaynağı Hristiyanlık; dolayısıyla da kilisedir. Kilise ortaçağa kadar eğitim yuvası işlevini de yürütüyordu. Kiliseler dini eğitim vermenin yanında toplumu yönetme, yön verme ve disiplinize etme; kurduğu mahkemelerle hukuksal yönden de dizayn etme işlerini de yürütüyordu. İnsanlara despotça müdahaleler, bilimsel çalışmaların önünü kesme ve engellemeler; Batı'da Rönesans'ın doğmasına neden oldu. Çünkü kilisenin verdiği eğitimler, bilimsel gerçeklerden uzak eğitimlerdi. Batı'da böyleyken İslam Dünyası'nda bilimsellik ve uzay ile ilgili son derece ileri bir düzey vardı. Çünkü başta Kur'an-ı Kerim olmak üzere İslam kaynaklarında bilim ve fenle ilgili doğru bilgiler veriliyordu. Robot icat eden İslam bilgini Cezeri'den başka çeşitli alanlarda ün yapmış İslam bilginlerini de sayabiliriz: Câbir Bin Hayyân (720-815), Harezmî (780-850), Farabi (873-950), Bîrûnî (973-1061), İbn-i Sînâ (980 – 1037), Uluğ Bey (1394-1449)

Batı'da kilisenin hegemonyası altında bilim adamlarının önü kapatılmıştı. Kilisenin etkisinde bilimselliğe aykırı ve bilimle taban tabana zıt bilgiler öğretiliyor ve dayatılıyordu. Kilisenin despotça egemenliği ve bağnazca tutumundan ötürü bilimsel görüşlerin ileri sürülmesi; bilim adamlarının hayatına ya da hapsine neden oluyor ve bilimsel çalışmaların önünü kesiliyordu. Söz gelimi Dünya'nın yuvarlaklığı, Güneş'in hareketi gibi bilimsel gerçekler kilisenin ağlarına takılıyor ve derin dehlizlerinde kayboluyordu. Bu yüzden Galile, Bruno, Kopernik, Macellan gibi bilginler hapiste çürütülüp öldürüldüler ya da idam edildiler. Galile Dünya yuvarlaktır dediği için eserleri yasaklanmış ve "Kutsal Engizisyon'ca" müebbet hapse mahkûm edilmiştir. Üstelik 1000 yıl önce Kur'an'da Güneş'in de hareket halinde olduğu belirtildiği halde; (Yasin: 38) Galile henüz güneşin hareket halinden habersizdi.

Yetmiş yaşında hapsedilen Galileo, 1642 yılında hayatını yitirmiştir. Bruno, aykırı görüşler beslediği için 1600 yılında Roma Katolik Kilisesi'nin Engizisyon mahkemesinde yargılanıp sapkın ilan edilmiş ve Roma'da diri diri yakılarak idam edilmiştir.

Oysa aynı dönemde İslam Medeniyetinin kaynağı olan Kur'an'da aşağıdaki ayetlerde uzayla ilgili konularda şu süper bilgiler verilmekteydi: "Gece de onlar (insanlar) için (bizim kudretimizi kanıtlayan) bir işarettir. (Dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesini sağlamakla) ondan gündüzü (ışığı) çekeriz de karanlıkta kalıverirler." (Yasin: 37)

"Güneş de (onlar için bizim sonsuz ilim ve kudretimizi gösteren bir ayet olup) kendi (sistemiyle birlikte) yörüngesinde düzenli bir karar (kanun dâhilinde) hareket eder durur; işte bu, en üstün olanın, (her şeyi) bilen (Allah)ın takdiridir. (Yasin:38)

Ve (onlar için ilim ve kudretimizin bir delili olan) Ay'a da birtakım evreler takdir ettik. Nihayet o kıvrılan ve bükülen eski bir hurma dalı gibi (dünyanın etrafında) sarmal bir yol izleyip döner." (Yasin:38) (İhsan Aktaş meali)

Yine uzayla ilgili Kur'an'da şu ayette de olağanüstü bilgi veriliyordu: "(Ey İnsan!) Sen (dünya üzerindeki) dağları görürsün de (dünya ile birlikte) onları (her an) donmuş (hareketsiz) sanırsın. Oysa onlar (dünya ile birlikte) bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler. Bu, (dünya hareketi) her şeyi mükemmel bir nizama bağlayan Allah'ın sanatıdır. Hiç şüphe yok ki, yaptığınız her şeyden haberdar olan da yine O'dur. (Neml: 88)

Bu ayet dağların bulutlar gibi hareket ettiğini söylemektedir. En sabit görüntüyü veren dağlar bile hareket ediyorsa, onlarla beraber tüm yerküremiz hareket ediyor demektir. Ayrıca Neml suresindeki ayette Dünya'nın sadece döndüğü değil, dönüş yönü de vurgulanmaktadır. 3.500-4.000 metre yükseklikteki ana bulut kümelerinin hareket yönü daima batıdan doğuya doğrudur. Hava durumu tahminleri için çoğunlukla batıdaki duruma bakılmasının sebebi de budur. Bulut kümelerinin batıdan doğuya doğru sürüklenmesinin asıl sebebi Dünya'nın dönüş yönüdür. Günümüzde bilindiği gibi, Dünyamız da batıdan doğuya doğru dönmektedir. Bilimin yakın tarihlerde tespit ettiği bu bilimsel gerçek, Kur'an'da yüzyıllar öncesinden dünya'nın bir düzlem olduğu, bir öküzün başının üstünde sabit durduğu sanılan 14.yy.da haber verilmiştir. İşte ayet insanların algı yanılgılarından kaynaklanan sabit Dünya fikrini böylece yıkmakta ve en sabit görüntülü dağların hareketini bulutlara benzeterek, o dönemin insanları için inanılmaz olan bir bilgiye işaret etmektedir... Yine burada belirtilmesi gereken önemli bir nokta da şudur: Allah dağların hareketini ayette "sürüklenme" olarak bildirmiştir. Nitekim bilim adamlarının bugün bu hareket için kullandıkları İngilizce terim de "continental drift" yani "kıtasal sürüklenme"dir. (الله اعلم () İhsan Aktaş Meali)