Ulusalcı solun adayı Erdoğan mı

Ekonomik krizin insanların üzerine kabus gibi çöktüğü bir ortamda, kimsenin ekmek dışında bir gündemi tartışmaya ne vakti, ne de mecali var.Evet reel olarak herkesin tek derdi geçim Ama kabul etmek gerekiyor ki Türkiye'nin geçmişten gelen bir takım temel problemleri ve bu sürecin yarattığı belli kırılma noktaları var. Bir başka deyişle, bu ülkenin sosyolojik gerçekliği siyasetin de müdahalesiyle her zaman kutuplaşma üretmeye müsait bir iklim.Yakın dönemdeki siyasi ve toplumsal tarihimize baktığımızda bu kutuplaşmanın fay hatlarını görmek mümkün. Bir dönem laik-antilaik, gerici-ilerici tartışmalarının toplumu nasıl kutuplaştırdığını hepimiz biliyoruz. Bu çerçevede 28 Şubat sürecinde dindar-muhafazakar kesimlerin yaşadığı mağduriyetler de yakın tarihimizin acı tecrübelerindendir.Hemen belirtelim, artık bu dönemler geride kaldı ve Türkiye asla böyle bir dönem yaşamayacaktır. Ancak önümüzde çok tarihi bir seçim var ve bugün iktidar eski mağduriyetler üzerinden yeni bir 'kutuplaşma' üretmeye çalışıyor.Doğrusu iktidarın özellikle son beş yılda adeta bir itikat gibi bellediği siyaset etme biçimi dikkate alındığında, toplumdaki fay hatlarını tetikleyecek söylemleri dillendirmesi hiç de şaşırtıcı değil. Çünkü kimlik siyasetinin doğası, toplumun belli kesimlerini şeytanlaştırmayı gerektirmektedir.Bunun için toplumun yarısını ihanetle, "illet-zillet" gibi kirli kavramlarla ötekileştirmekte iktidar açısından bir beis yoktur. Öyle ki CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun siyaseti ve toplumu normalleştirme açısından çok önemli bir değere sahip olan "helalleşme" adımı bile iktidar için bir anlam ifade etmemektedir. Oysa "70 milyonu kucaklama" iddiasıyla yola çıkan AK Parti açısından, CHP'nin böyle bir noktaya gelmiş olması çok önemli olmalıydı Ama ne yazık ki AK Parti'nin artık kendisine oy vermeyenleri kucaklamak gibi bir derdi yok.Ancak hemen belirtmek gerekiyor ki birlikte yaşamanın önündeki engel sadece AK Parti değil. Maalesef bu ülkenin Ortodoks ve ulusalcı solcuları da, merdiven altı İslamcıları da demokratik değerlerden asla hazzetmiyorlar.Değişim için tarihi bir dönemin arafesinde olduğumuz şu günlerde çok önemli bir fırsat yakalayan 6'lı masayı dağıtmak için sadece Cumhur İttifakı değil, ulusalcı solcular da çok ciddi bir mücadele veriyorlar. Eğer komplo teorilerine inansaydım, Ortodoks ve ulusalcı solun Cumhur İttifakı'nın seçimi kazanması için gizli anlaşma yaptıklarını rahatlıkla söyleyebilirdim. Ama tabii ki öyle bir şey yokAslında, CHP'nin etrafında kaçak gecekondular kuran ulusalcı solcuların bütün endişesi, Türkiye'nin normalleşmesi ve demokratikleşmesidir. Genleri despotik kodlara ayarlı olduğu için, Türk demokrasisinin geleceği açısından çok değerli bir model oluşturan 6'lı masaya ateş etmeyi Atatürkçülük adına bir görev olarak görüyorlar. Bu yüzden de bir türlü 21. Yüzyıla gelemiyorlar. Bir bakıma "tek parti CHP"sine iman tazeliyorlar da diyebiliriz.Bunun için de bilerek ya da bilmeyerek Cumhur İttifakı'nın başarısı