Sonunda biz de yeni bir eğitim modeli icat ettik!

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" konusunda yazı yazmak hiç içimden gelmese de meseleye bir tarafından bakmakta yarar var galiba

Düşünün ki 22 yıldır ülkeyi yöneten AK Parti iktidarında tam 9 eğitim bakanı değişmiş, farklı modeller denenmiş ama şu ana kadar bir milim bile bir başarı elde edilememiş. Hali hazırdaki eğitim müfredatıyla 1970'li, 80'li yıllardaki müfredatı karşılaştırmak bile bugün okullarımızın nasıl bir eğitim fukaralığı içinde bulunduğunu göstermeye yetecektir.

Yani bugün 30-40 yıl öncesinin bile gerisindeyiz. Oysa artık geçen uzun yıllar içinde dünya birkaç kere değişti, nesiller değişti, bilişim teknolojileri aklımızı zorlayan gelişmelere imza attı. Ama biz henüz eğitimde en küçük bir değişim adımı bile atamadık.

Ve sonunda "Aklı selim, kalbi selim ve zevki selim nesiller yetiştirmek" sloganıyla "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" adıyla yeni bir eğitim modeli icat ettik.

Kuşkusuz Maarif Modeli'nin genel perspektifini belirleyen bu ifadeler, gerçekten parlak cümleler ama bunlar Türkiye'nin eğitim sistemi için bir çare olur mu ondan emin değilim.

Çünkü bizim problemimizin bu tür pırıltılı cümlelerle çözülmesi pek mümkün gözükmüyor. Hakkını teslim etmek gerekirse, Milli Eğitim Bakanlığı gayretli bir çalışma yapmış. Ama kabul ekmek gerekiyor ki eğitimde yıllara dayanan bir çöküşü, sadece "iyi niyet" temennileriyle tedavi edip ayağa kaldırmak çok kolay değil.

Her ne kadar yapılan açıklamalarda uzun toplantılar yapılarak farklı çevrelerden görüşler alındığı belirtilse de bu çevrelerin kimler olduğu konusunda bakanlık açık bir bilgi vermiyor, dolayısıyla şeffaf olduklarını söylemek zor.

Doğal olarak insanlar müfredattaki belli müphem kavramlar üzerinden "Acaba bu program aynı düşünce yapısına sahip dar bir çevre tarafından mı hazırlandı" şeklinde bir endişeye kapılıyorlar. Haliyle şeffaflık olmayınca, sanki belli kavram setleri kullanılarak yeni modelin kapsamlı bir inceleme ve eleştiriden uzak tutulmaya çalışıldığı gibi bir kanaat hasıl oluyor.

Ayrıca toplam 3500 sayfalık bir taslağın tümünün okunup incelenerek katkıda bulunabilmek için on günlük bir askı süresi asla yeterli değildir. Maalesef iktidar acele işleri pek seviyor, bu yüzden de neredeyse hazırladığı her programı çoğu zaman yeniden yapmak zorunda kalıyor.

Kendi adıma ifade etmem gerekirse, müfredatın tamamını elbette okuma imkanım olmadı. Ancak genel olarak bakıldığında, eğitim sisteminde özde bir değişiklikten çok, sanki belli kavramlar üzerinde oynanarak bir pırıltı oluşturulmaya çalışılmış hissi oluşuyor.

Eğer belli kavramlardan hareketle, zihinlerde bir takım 'ideolojik' soru işaretleri doğurmak yerine, daha somut hedefler üzerinde yoğunlaşılabilseydi, belki daha sağlıklı bir iş yapılmış olurdu.

Artık bir gerçeği açıkça ifade etmek gerekiyor, ahlaki çürüme ve yozlaşmanın her geçen gün derinleştiği 22 yıllık bir iktidarın Milli Eğitim Bakanlığı, eğer hazırladığı yeni Maarif Modeli'nin hedefini