İnsan sadece bir gün yaşıyor ölüm baki kalıyor

Bazen hayatı fazla ciddiye alıyoruz ve sanki ebediyyen yaşayacakmışız gibi hayaller kuruyoruz, planlar yapıyoruz, makam ve akçeli işler gönlümüzü çeliyor. Ve bir gün ölüm kapımızı çalınca bütün planlarımız yarıda kalıyorHayatımızın bütününü düşündüğümüzde galiba insan sadece bir gün yaşıyor ama ölüm hep baki kalıyor. Bugün büyük deprem felaketinde binlerce insanımızı kaybettik, hala enkazların altından gelecek sesleri umutla bekliyoruz.Böyle zamanlarda hayatın ritmi başka türlü atıyor, okuduğunuz şiirler, dinlediğiniz müzikler sanki ölüme ayarlı hale geliyor. Ne zaman bir yakınımı kaybetsem, ya da bütün bir toplum olarak yaşadığımız acılarla gamlansam, Hacı Bayram Veli'nin şu ilahisini mırıldanmak kalbime iyi geliyor. window.__ITGS_started Date.now(); Noldu bu gönlüm, noldu bu gönlüm Derd-ü gamla doldu bu gönlüm Yandı bu gönlüm, yandı bu gönlüm Yanmada derman buldu bu gönlümKalbimdeki derin bir sesi harekete geçiriyor bu ilahi, bu ses harikadır, sanki ölüme 'evet' der gibi bütün kaygılar dağılır, kelimeler pırıl pırıldır kaderin çekici altında Artık gergin ruhum sonsuzlukla ferahlar, can yakıcı acılar çok uzaklarda kalmıştır. Tıpkı Kleist'in Homburg'unun ölümden önceki mısraları gibiŞimdi hepten benimsin ey ölümsüzlük! Gözlerimin bağından ışıldıyorsun bana Bin kat güneşlerin parlaklığını! Kanatlarım büyüyor iki omuzumda, Sessiz göklerde ruhum uçuyor; Ve aynı bir gemi gibi, rüzgarın nefesiyle kaçırılmış.Ölüm teması aslında çok eski çağlardan bu yana şiirlerde ve müzik eserlerinde karşımıza çıkmaktadır. Tarihi kaynaklara göre ilk defa etrüsk mezarlarında gözlemlenen iskeletlerin dansı ve ölümün insanların kulağına çaldığı keman tasvirleri özellikle Orta Çağ Avrupası'nda oldukça yaygındı. 15. yüzyılda St. Paul Katedrali'nin freskleri bu imgelerle resmedilmiş ve şair Lydgate 1559'da yayımlanan Kraliçe Elizabeth'in Dua Kitabı'nda yer alan mezmûrlarda ölümün dansına sıklıkla yer vermiştir. Tarihte Hans Holbein'in 1538'de yaptığı Ölümün Dansı eseri de dahil olmak üzere benzer birçok örnek görmek mümkündür.Mesela Franz Liszt , özellikle Totentanz (ölümün dansı) ile hayranlık