Hep birlikte çıldırmış olmalıyız

Siyasetteki zihniyet savrulması, hepimizi öylesine can yakıcı bir iklimle mahkum etti ki memlekette sanki herkes bir çıldırmışlık hali yaşıyor.Bu halin psikiyatrik bir tanımı var mıdır bilemem ama toplum olarak yarınlarımıza ilişkin umutlarımızın kaybolmasından ve etrafımızı kuşatan korku ikliminden kaynaklanan ağır bir travma yaşadığımız kesin.Elbette durup dururken korkular ve travmalar yaşamıyoruz. Tıp literatüründe her hastalığı yaratan ya da tetikleyen bir takım etkenler olduğu gibi eminim travmalarımızı da besleyen mutlaka bazı sebepler vardır.Sadece son beş yıl içindeki siyasetin, özellikle de iktidarın söylem çılgınlığına bakmak bile bu toplumun nasıl ağır bir ruh çöküntüsü yaşadığını net olarak ortaya koyacaktır.Şu günlerde, ruhları kirli bazı tipler hariç, bütün Türkiye Konya'da katledilen doktorumuz Ekrem Karakaya için ağlıyor. Bu olay asabı bozuk bir manyağın işlediği cinayetten ibaret değil elbette. Arkasında genetiği bozulmuş bir siyasetin yarattığı kirli iklim var, toplumsal hastalıklarımız var.Hatırlayalım, özellikle iktidar erki son beş yıldır "Varsın giderlerse gitsinler" benzeri söylemlerle doktorları itibarsızlaştırıyor, dahası Türk Tabipler Birliği'ni terörle iltisaklandıran beyanlarda bulunuyor.Sadece bu kadar mıElbette değil, neredeyse Türkiye'nin yarısı "emperyalist uşakları" parantezine alınarak toplumdaki fay hatları tetikleniyor. Çok yürek yakıcı bir durum ama Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şu ifadelerinin altını çizmek gerekiyor: "Ülkenin ve milletin kazanımlarından sırf bize ve partimize fayda getireceği için üzüntü duyan, buna karşılık ülke ve milletin yaşadığı her sıkıntıyı sevinçle karşılayan bir güruh peyda oldu. Türkiye işgale uğrasa düşmanı çiçekle karşılayacak bu güruhu bir asır öncesi kibarca manda ve himaye taraftarlığı olarak ifade edilen emperyalist uşaklığı olarak tanıyoruz. İnşallah meydanı başkalarının çöpüne hayranlık duyup kendi ülkelerinin güzelliklerine öfkeyle saldıran bu emperyalist uşaklarına bırakmayacağız."Üç günlük dünyada "iktidarı değiştirmek" isteyenlere karşı böylesine bir hiddet dilinin nasıl bir anlamı olabilir ki Daha dün yanıbaşımızda olan akrabalarımız, dostlarımız bugün yoklar ve hepsi öbür dünyaya göç ettiler, günü gelince biz de gideceğizİktidarı kaybetmek dünyanın sonu mudur, sonsuza dek kalamayacağımız bir dünya için insanları aşağılamak, onlara hakaret etmek erdemli bir davranış olabilir miUnutmayalım, sadece iktidarda kalabilmek uğruna yapılan bu vatanseverlik gösterilerinin hiçbiri öbür dünya yolculuğuna eşlik etmeyecek.Maalesef bu kirli siyaset dili, toplumun belli kesimlerinde adeta dalga dalga yayılarak herkesi zehirliyor. Bu öylesine bir kirlilik