'Elsa'nın Gözleri'yle Hubbard dinliyorsanız aklınıza mukayyet olun

Bugünlerde ünlü Fransız şairi Aragon'a takılıyorum, özellikle "Elsa'nın Gözleri" şiirini okurken müthiş bir duygusal patlamaya hazır olmak gerekiyor. Hangi duyguların rüzgarıyla başladığını bilemeseniz de Aragon'u okurken birden Freddie Hubbard'ın şarkıları düşer aklınıza Çünkü Aragon'u okurken bir taraftan da cazın efsane ismi Freddie Hubbard'ın "All Or Nothing At All" yorumunu dinlemenin sanki şiire farklı bir derinlik kazandırdığını hissedersiniz.Nerde, ne zaman yaşandığını bilemeyiz belki ama yüreğimizin bir yerlerinde hissederiz ki tarihin tozlu sayfalarında kalmış aşklar vardır, bugün okuduğumuzda duygulandığımız, kıskandığımız ve hüzünlendiğimiz Galiba "Elsa'nın Gözleri" tam da böyle bir şiir olsa gerek Tam kırk iki yıl süren mutlu bir beraberlik ve imrenilecek bir aşk öyküsü derken, bir mektupla yıkılıp paramparça olan ve yaşayana "Mutlu aşk yoktur" dedirten o aşk öyküsünün şiiridir Elsa'nın GözleriÖyle derin ki gözlerin içmeye eğildim deBütün güneşleri pırıl pırıl orada gördümorada bütün ümitsizlikleri bekleyen ölümÖyle derin ki her şeyi unuttum içlerinde.Caz'la şiirin nasıl bir duygusal iklimde kesiştiğinin matematiksel bir tarifi yok aslında, ama her ikisinin de buluştuğu büyülü bir dünya var, onu hissediyorum. Bu yüzden de Freddie Hubbard'ı dinlemeye Aragon'un "Elsa'nın Gözleri" şiirini okuyarak başlamayı seviyorum. Herkes için ne anlam ifade eder bilemem belki ya da birileri için hiçbir anlam ifade etmez Eğer kalbinizin sesine uyup "Elsa'nın Gözleri"ni okurken Freddie Hubbard dinlemeye cesaret ederseniz, aklınıza mukayyet olmanız gerekirÇünkü Freddie Hubbard, caz trompetinin muhteşem bir ismi ve dolayısıyla aklınızı başınızdan alıp sizi yerden yere çalabilirBilindiği gibi Freddie Hubbard, Miles Davis, Dizzy Gillespie sonrası kendi kuşağının ismi birlikte anılan Clifford Brown ve Lee Morgan, Eric Dolphy gibi dev isimlerin talihsiz ve çok erken ölümlerinin ardından uzun yıllar caz trompetinin güçlü bir ismi olmuştur. Caz tarihçisi Joachim Berendt, Hubbard'ı şu sözlerle anlatıyor: "Bir ayağıyla hard bop'ta, diğeriyle ise fusion kampında duran bir kuşağın en iyi trompetçisidir. Max Roach Ensemble'da, Friedrich Gulda'nın kurduğu büyük bir stüdyo orkestrasında olduğu kadar, kendi adına doldurduğu sayısız plakta da çok iyi şeyler yaptı. Plakları, cazın hard bop'tan 60'ların 'serbest' tarzına, 70'li yılların elektronik sound'una doğru evrimini yansıtır. Hem Eric Dolphy ile, hem de 1976'da Dexter Gordon'ın muhteşem dönüşüyle yönettiği grupta harikalar yarattı." (Cazkolik)Freddie Hubbard, gerek kuşak, gerekse tarz olarak trompette Joe Henderson ayarında bir sanatçıdır.Yaşadığı dönemin tüm büyük ustaları ile çalan Freddie Hubbard'ın gerek kendi adına kaydettiği, gerekse de 'sideman' olarak çaldığı albümlerin sayısı 300'ü geçmektedir. 1960'lı yıllardan bu yana