Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve CHP lideri Özgür Özel Arasında yapılan görüşmede ele alınan konularla ilgili iki taraf da konuşmama kararı almış. Öncelikle bunun tuhaf bir durum olduğunun altını çizelim. Elbette karar onların, biz sadece "Yoksa henüz toplumun bilmesini istemedikleri bir yargı pazarlığı mı pişiliyor" diye sorabiliriz o kadar
Ancak kulislerde konuşulan bilgilere göre, CHP lideri Özel halen cezaevinde bulunan 28 Şubat paşaları, Osman Kavala, Can Atalay ve arkadaşlarının bırakılmaları ya da yeniden yargılanmaları konusunda taleplerini cumhurbaşkanına iletmiş.
Görüşmenin içeriği konusunda bilgilendirme yapılmadığı için, bizim söyleyeceklerimiz spekülasyondan öte bir anlam taşımayacaktır. Ama unutmayalım, böyle bir belirsizlik ortamında iki lider arasındaki görüşmede bazı pazarlıklar yapıldığı algısı oluşabilir ki bu vahim bir hata olur.
Çünkü hala mevcut anayasaya göre, Türkiye bir hukuk devletidir. Hiçbir hukuk devletinde iki siyasi parti lideri yargı kararları konusunda 'pazarlık' yapamaz. Bu tür pazarlıklar ancak çadır devletlerinde olur.
Elbette haksızlık etmek istemeyiz, belki de böyle bir pazarlık asla olmamıştır, ama gerçek bilgi saklanırsa spekülasyon da kaçınılmaz olur. Kuşkusuz anayasal demokrasilerde bütün bireyler gibi parti liderleri de yargı kararlarını tartışabilir, eleştirebilirler.
Ama iktidara da muhalefete de düşen, yangıyı siyasal etkilerden uzak tutarak bağımsız ve tarafsız karar vermesinin önünü açmaktır.
Peki neden şimdi bunları tartışıyoruz
Çünkü Türkiye'de iktidar mevcut anayasaya uymuyor, hukukun sağlıklı işlemesine müdahale ediyor. Ama aynı iktidar 31 Mart seçimlerinden ikinci parti olarak çıkmasının hemen ertesinde "sivil anayasa" hazırlama iddiasıyla yollara düşüyor.
Hemen belirtelim, sivil ve demokratik bir anayasaya kimsenin itirazı olamaz. Ayrıca büyük uzlaşma ile dört dörtlük bir demokratik anayasaya kim itiraz edebilir ki
Bu nasıl yaman bir çelişkidir ki AK Parti iktidarı bir taraftan bize "Yeni anayasa masalı" anlatıyor, bir taraftan da 1 Mayıs kutlamaları için Taksim'e yürüyen işçilerin önüne barikatlar kuruyor Kaldı ki Anayasa Mahkemesi 2023'te Genel Kurul Kararında, "1 Mayıs'ı Taksim Meydanı'nda kutlamak isteyen"lerin "zor kullanılmak suretiyle dağıtılması şeklindeki müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı ve demokratik bir toplumda gerekli olduğu ilgili ve yeterli gerekçelerle ortaya konulmamıştır" diyerek Taksim'in yasaklanmasının "hak ihlali" olduğuna karar vermişti.
Bu işte bir yanlışlık var, bir kere mevcut anayasaya bile uymayan bir iktidarın "Yeni anayasa masalı" anlatması, kelimenin tam anlamıyla trajikomik bir durumdur.
Hiç uzağa gitmeye gerek yok. Anayasa Mahkemesi iki kere "Hak ihlali" kararı vermiş olmasına rağmen, millet iradesiyle seçilen Can Atalay'ın vekillik hakkı gasp edilmiştir ve haksız yere cezaevinde tutulmaktadır.