31 Mart'ın deprem mesajı adrese ulaştı mı

31 Mart sandığı öyle bir Türkiye fotoğrafı ortaya çıkardı ki bütün siyasi partilerin, özellikle de AK Parti'nin şapkasını önüne alıp bir kez değil, bin kez düşünmesini zorunlu kılacak bir manzara arz ediyor.

22 yıldır bütün seçimlerden başarıyla çıkan AK Parti, siyasi hayatı boyunca hiç karşılaşmadığı bir yenilgiyi tatmış bulunuyor. Aslında AK Parti'nin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçildiği günden bu yana sistematik bir şekilde oy kaybettiği bir gerçekti. Ne var ki AK Parti bu gerçeği kabullenmeye yanaşmadı, tam aksine bütün yetkilerin tek elde toplanmasının verdiği bir güç sarhoşluğu ile ekonomiyi de hukuku da eğitimi de bir kararname ile yönetebileceği yanılgısına kapıldı.

Daha da önemlisi AK Parti'de 'siyasi akıl' kayboldu. Maalesef akıl kaybolunca ekonomik gerçekliklere meydan okundu, "Nas var nas, sana bana ne oluyor" benzeri hiçbir ekonomik gerçekliğe tekabül etmeyen icat edilmiş senaryolarla ekonomi, tarifi imkansız maceralara sürüklendi. Sanıldı ki ekonomi talimatlarla enflasyon düşecek, döviz hizaya sokulacak ve memleket güllük güllük-gülistanlık olacak

Ama görüldü ki suyu tersine akıtmak mümkün olmuyormuş, olmadı da nitekim

Esas itibariyle 2019 yerel seçimleri AK Parti açısından ciddi bir uyarı niteliği taşıyordu. Eğer bu fotoğrafı doğru okuyabilseydi, iyi bir iç muhasebe yapabilseydi, yeni bir başlangıç yapabilirdi. Ancak iktidar sandığın mesajını almaya yanaşmadığı gibi muhalif belediyeleri hizaya sokmak için anlaşılması imkansız bir kibirle halkı cezalandırma yolunu seçti.

2023 seçimlerine gelindiğinde artık güç sarhoşluğu zirve yapmış durumdaydı, uzun vadede sürdürülebilir politikalar üretmek yerine neredeyse bütün muhalefeti 'terör' parantezine alarak 'beka' meselesi üzerinden "hainler, dış güçlerin uzantıları" söylemleriyle bir kez daha seçimleri almayı başardı.

Ama AK Parti hikayesinin cazibesini kaybettiğini, yolun sonuna gelindiğini göremedi, daha doğrusu görmek istemedi. Oysa ekonomide tarihin en derin krizi yaşanıyordu, adalete olan güven kaybolmuş, insanlar yarınlarına ilişkin umutlarını yitirmişti. Yoksulların, emeklilerin feryadı duyulmaz olmuştu.

Ama her şeye rağmen memlekette demokrasi için hala bir umut vardı, nitekim 31 Mart'ta toplum demokrasiyi adeta yeniden keşfetti ve sandıkta kelimenin tam anlamıyla bir deprem yaşandı ve hep birlikte tehlikenin eşiğinden döndük.

Çünkü halk sandıkta lisanı hal ile AK Parti'ye dedi ki "Sen uyarılarımı dikkate almadın ve an itibariyle ben meseleye el koyuyorum." Sonunda CHP bütün Türkiye'de birinci parti oldu, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere neredeyse bütün büyükşehirleri ve çok sayıda belediyeyi kazandı.

AK Parti bu kez sandığın mesajını doğru okuyabilir mi bilinmez ama artık bu kibirli politika ile yola devam edilemeyeceği net olarak ortaya çıktı. Bu açıdan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 31 Mart gecesi demokrasiye şans veren ılımlı söylemleri, sandığın mesajını dikkate alacakları yönünde işaretler taşıyor, umarız bu kez mesaj alınmıştır.