'Erdoğansız AK Parti'den 'AK Partisiz Türkiye'ye Bir ihanetin öyküsü

Geçmişte "Erdoğansız AK Parti" olsun isteniyordu. Proje buydu. Daha Başbakan iken bile bu projeyi hayata geçirmek için ne tür hamleler yaptıklarını unutmadık.1725 Aralık süreciyle bu işi tamamlamak istediler. FETÖ'cüler Erdoğan'ı tasfiye edip AK Parti'nin başına kendilerinden birini getirmiş olsalardı Türkiye'yi kendileri her anlamda yönetir hale geleceklerdi. 1725 Aralık sürecinde içimizden birilerinin derin bir sessizlik ve bekleyiş sürecine girmelerinin, hatta suret-i haktan görünerek içeride dershaneler sürecinden başlayarak ayak diremelerinin sebebi buydu. Reis'in en büyük sorunu içeridekilerdi. Hatta o dönemde en yakınında tuttuklarıydı. Çankaya'da oturan Gül içeridekilerin en güçlü hamisiydi.GÖRDÜKLERİM HÜZÜN VERİCİYDİGezi olayları esnasında Çankaya'da Gül ile yurtdışı seyahatte iken Başbakan Erdoğan'a vekâlet eden Arınç'ın sergilediği ortak dil, bu projenin ete kemiğe bürünmüş halinden ibaretti. 1725 Aralık yolsuzluk kılıflı Erdoğan'ı tasfiye operasyonuna bu ikilinin dışında o dönem AK Parti'nin başına Erdoğan tarafından getirilen Başbakan Davutoğlu'nun da destek vermesi manidardı. FETÖ'nün akim bırakılan 1725 Aralık hamlesinin son ayağını oluşturan "Yüce Divan" operasyonuna ne yazık ki içerideki bu unsurlar destek verdiler. Buna rağmen başarılı olamadılar. Zira o tarihte Cumhurbaşkanı olan Erdoğan'ın Meclis'teki parti grubu üzerinde ezici bir üstünlüğü vardı. O olayların bizzat içindeki biri olarak yaşadıklarım, gördüklerim yeterince hüzün vericiydi. "Yüce Divan" oylamasında içimizdeki o elemanlar FETÖ'cülerin isteği doğrultusunda o tarihte Meclis'teki muhalefet partileriyle beraber "evet" oyu kullandıklarında Meclis'ten a haber'e bağlanıp öfkeyle "İçimizdeki hainler" diye başlayan sert eleştirilerde bulunduğum, arşivlerde saklıdır. Kendi partimin o tarihteki genel başkanının ve muktedir yardımcısı Arınç'ın bizzat bu operasyonun içinde olduklarını bilmeme rağmen düz bir milletvekili olarak takındığım bu tutum, sonrasında bana siyaseten bedel olarak dönmüş olsa bile, şerefle anacağım bir hatıra olarak kaldı. O tarihte Davutoğlu-Arınç ikilisi karşısında gerdan kıranların pek çoğu yeni dönemde de varlıklarını sürdürebildiler. Siyasi maharet ve esneklik böyle bir şey olsa gerek.REİS'E VEFA DİYEREK"Erdoğan'sız AK Parti" operasyonunu kılıflayan kelimeye dikkatinizi çekerim: "Vefa".Davutoğlu'nun başkanlığıyla gündemleştirilen "lidere vefa", aslında "Erdoğan'sız AK Parti"nin apaçık koduydu. Bunun açılımı anlayan için şuydu: "Erdoğan Kurucu Genel Başkan olarak sadece Cumhurbaşkanlığı görevini sürdürmeliydi. Parti işlerine karışmamalıydı. Varsa bir önerisi partinin yeni lideri Davutoğlu'na demeliydi. Son sözü parti adına Davutoğlu söylemeliydi."Kurucu lidere vefa, parti işlerine hiçbir şekilde müdahale etmemesi koşuluyla geçerliydi.Hayattaki liderin kurucusu olduğu bir siyasi hareketten "vefa" denilerek tasfiye edilmek istenmesi hem manidar hem üzücüydü.Bizim bildiğimiz, hayattaki lidere, pozisyonu