Ortadoğu'da büyük hesaplaşmaya doğru

ABD'nin Ortadoğu'daki önceliği İsrail'in güvenliği, sonraki aşaması ise küresel hegemonya mücadelesini kolaylaştırmak için Ortadoğu'da kendine yeni alanlar açmaktır.

ABD ve AB öncülüğündeki Batı emperyalizminin asıl hedefi ise dünyadaki hegemonik mücadele bağlamında Akdeniz ve Ortadoğu enerji kaynaklarına çökmektir.

Anlaşılan o ki, savaş Gazze ile sınırlı kalmayacak.

Nitekim ABD ve İsrail'in siyasileri ve askeri yetkilileri "Biz, Orta Doğu'nun tamamına bakıyoruz" ifadelerini kullanmaları saldırı ve işgalin Gazze ile sınırlı kalmayacağı anlamına gelmektedir.

ABD, 7 Ekim'deki Hamas operasyonlarının ardından USS Gerald R Ford ve Dwight D Eisenhower uçak gemilerini Doğu Akdeniz'e göndermişti. Britanya Kraliyet donanmasından iki savaş gemisi de İsrail'e destek için Akdeniz'e yollanmıştı. Almanya ve Fransa'nın içinde olduğu bazı ülkeler de bölgeye askeri ve sivil uçaklar sevk etti.

Zira Gazze için bu kadar büyük hazırlığa ihtiyaç yok.

Anlaşılan hesap ve plan, bölge ve bölgeyi de aşacak çapta düşünülüyor.

Ancak, ABD'nin İsrail'e kayıtsız şartsız desteği ve bölge üzerindeki emelleri karşı cephenin oluşmasına sebep oldu.

Malezya, Endonezya ve Pakistan, Türkiye'nin Filistin halkının yanında ve desteğinde ancak temkinli ve meseleye devletler hukuku, insan hak ve özgürlükleri üzerinden derin bir diplomasi girişimlerini desteklemektedirler.

İran, Çin, Rusya ve Kuzey Kore açık-gizli, hazırlıklarını sessiz bir şekilde yaparken, Çin'e ait savaş gemilerinin de Ortadoğu'da olduğu ortaya çıkması bu karşı cephenin de hazırlık içinde olduğunu gösteriyor.

Bu hazırlıklar, küresel hegemonik mücadele bağlamında Ortadoğu ve Akdeniz enerji kaynakları ile stratejik üstünlük elde etme adına büyük bir hesaplaşmayı beraberinde getireceği ise ihtimal dahilindedir.

ABD Başkanı Biden, "Bir 'yeni dünya düzenine' ihtiyacımız var. Bence elimizde bir fırsat var. Eğer yeterince cesur ve özgüvenli olursak, dünyayı daha önce hiç yapılmamış bir şekilde şekillendirebiliriz" açıklamasına karşı Kremlin'den "ABD merkezli yeni bir dünya düzeni gelecekte var olmayacak" verilen cevap karşılıklı restleşme niteliğinde oldu.

İsrail ve Filistin arasındaki çatışmaya Amerika Birleşik Devletleri (ABD) oldukça aktif bir şekilde müdahil oldu.

ABD yönetiminin, maddi ve askeri yardımlarının yanı sıra BM'de İsrail'in koruyucu kalkanı gibi davranarak Ortadoğu barışını sekteye uğratan en önemli konulardan Filistin meselesinin çözümüne engel olduğu bir gerçektir.