Türkiye'nin kuruluş destanı ve İslâm Birliği (1)
MEHMET EMİN GERGER
Millî Mücadele kahramanı ve "İstiklâl Madalyası" sahibi gazeteci, mütefekkir, Başyazar Velid Ebüzziya, Millî Mücadele hatıralarında, "Yeni Türkiye'nin Kuruluş Destanı" hakkında derslerle dolu, günümüze ışık tutan şu ibretli tespitlerde bulunmuş: "Avrupa, hiçbir vakit Şark'da esaslı suretde sulh ve sükunun teessüs etmesine taraftar değildir! Bunu arzu eden bazı küçük ve zayıf devletler olsa da, Şark'da asıl alakadar olan ve Türk'ün felaketini kendilerine vesile-i teneffûr ittihaz eden bazı büyük devletler bizim devre-i sükuna girerek, kendimizi toplamamızı ve kuvvetlenmemizi hiçbir zaman arzu etmezler ve edemezler!.." "Avrupa üç sene evvel de bizi imha etmek istiyordu. Onun için üzerimize her vasıta ile hücum etti.
Ermenileri Kafkaslar'da, Kilikya'da teslih etti (silahlandırdı)! Rumları İzmir'de, Samsun'da kıyam ettirdi! Yunanlıları iki yüz bin kişiyle Anadolu'ya taslit eyledi! Biz bütün bu ihanetler, kasıtlar, hücumlar karşısında bir an "Avrupa bizi öldürmek istiyor, bu kadar kuvvete karşı boyun eğmekden başka çare yoktur" dedik mi Bir defa bile Avrupa'nın halikımızdaki sui kasdini nazar-ı itibare aldık mı Bilakis bila tereddüt sahne-i gaza ve cihada atıldık, bütün cihana galip geldik!.." "Türklere karşı asırlardan beri tahakküm politikası tatbikine alışmış olan ve memleketimizi kendileri için bir çiftlik haline getirmiş bulunan Devletler, karşılarında hür, müstakil, kuvvetli bilcümle hukukuna riayet ettirir bir Türkiye görmeğe tahammül edemiyorlar" "Mücahede-i Milliyemiz esnasında ise bize karşı akurane savlet eden tekmil Hristiyan Avrupa ile uğraşmak mecburiyetinde bulunmuştuk! Bütün bu cidali, Anadolu Türk'ü sırf kendi himmeti, kendi sa'yi, kendi san'atı, kendi marifeti ile idare ve idame etti.
Ve nihayet yine bu sayede bütün bir cihan husumetine karşı tarihin en büyük zaferini ihraz ettik" "Zaten Mücahede-i Milliyemiz, hakimiyet-i Milliye esasını daha ilk günlerden itibaren kurmaya muvaffak oldu. Anadolu'da, her tarafla ihtilatı kesilerek kendi kendine kalmış olan millet, kendini kurtarmak için yine kendi kuvvetine istinattan başka çare olmadığını gördü ve bu suretle dört senedir devam eden Mücahede esnasında, efrad-ı millete hiç şüphesiz pek büyük bir intibah geldi. Eski Osmanlı Devleti'nin tarumarından çıkardığımız yeni Türkiye'nin bundan sonra daima itilâ ve tekâmül ederek payidar olabilmesi ise, istiklal-i haricîden sonra, bu istiklal-i dahilînin de tam olarak teessüs edebilmesine mütavakkıfdır.." "Her halde Amerika, Avrupa milletleri gibi emin olsun ki, Türkiye'nin artık bundan sonra hiç bir yabancı memleket ve devletin bir nevi müstemlekesi olmasına imkân yoktur.
Biz tamamiyle hür ve müstakil bir milletiz.." "Biz bugün meydana, yeni bir Türkiye Devleti çıkardık. Bu yeni devletin temellerini yüz binlerce Müslüman'ın kanı ve canı pahasına te'sis ettik.." "En zayi, en bikes (kimsesiz) alduğumuz zamanlar, biz velev ki manevi suretde olsun, yegâne muaveneti (yardımı), yegane saday-ı teşcii Şark'dan gördük ve işittik. En me'yus ve metruk zamanlarımızda samialarımıza yegâne avaze-i teselli yine Şark'dan aksetti. Şimdi muzaffer ve çok kuvvetli olduğumuz, İstiklal-i tamımızı ihraz ederek Milel-i İslamiye (Müslüman Milletler) içinde olmamız, nuranî bir haile-i şan u gaza ile muhat olarak bir kat daha yükseldiğimiz günlerde mi, yüzümüzü Şark'dan çevirerek, Lozan Konferansı'nın son gününe kadar bile o kadar su-i kastlarına maruz kaldığımız Garbe (Batı'ya) tevcih edeceğiz"