Kitap ve kütüphaneler.. (1)

Kitap ve kütüphaneler.. (1)

MEHMET EMİN GERGER

İnsanlık tarihi yazı ile başlar, kitapla devam eder. Tarih boyunca son ve ekmel din olan İslam kadar kitaba, Kütüphane'ye, ilme ve alimlere değer veren başka bir din yoktur. İslam medeniyeti tarihine bakıldığında "yeryüzünün yüzakı" olan Müslümanların sayısız Kütüphaneler'le dünyayı imar edip, insanlığa hizmet ettikleri görülür! İslam Medeniyeti bir kitap medeniyetidir. Osmanlı'dan günümüze intikal eden en önemli miras kütüphanelerdir... Kütüphaneler; birer ilim, sanat ve kültür merkezidir. Osmanlı İslam Devletine asırlarca başkentlik yapmış olan güzel İstanbul'umuzu süsleyen en önemli mimari yapılar ilim hazinesi kütüphanelerdir. Çoğu Vakıf eseri olan yüzbinlerce paha biçilmez Yazma ve Matbu eseri bünyesinde barındırın "ecdad yadigarı" bu ilim hazinelerimizi daha yakından tanımamız gerekir! Devlet ve toplum olarak kitaba ve kütüphaneye gerekli önemi veriyor muyuz Yeterince okuyor muyuz Yeniden kitaba, ilme ve araştırmaya nasıl dönebiliriz Bu konuda aileye, devlete, topluma ve kütüphanecilere düşen görevler nelerdir Kütüphanelerimiz yeniden nasıl ihya edilebilir Sayıları nasıl arttırılabilir.. Sosyal ve ekonomik problemlerimizin çözülmesi, güçlü, bilgili ve ileri bir Türkiye'nin yeniden kurulmasında, kütüphaneler nasıl rol oynayabilir Bu konuda; ömrünü kitaba vermiş, yıllarca kütüphanecilik yapmış değerli Kütüphane yöneticilerimizin, cefakâr Müdürlerimizin görüşleri, tavsiyeleri nelerdir.. Gelin birlikte okuyalım ve öğrenelim!

Beyazid Devlet Kütüphanesi Eski Müdürü (merhum) Şerafettin Kocaman: "Bütün büyük Medeniyetlerde kitaba ve Kütüphane'ye büyük önem verilmiştir. Hangi Medeniyete bakarsanız bakın çoğunlukla bunu görürsünüz. Mesela Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fethettikten sonra hemen bir Saray yaptırıyor, içinde Kütüphanesi de var. Külliye yaptırıyor Fatih Camii etrafında, orada bakıyorsunuz Kütüphaneler var! Osmanlı Tarihi boyunca; bütün zenginler, Paşalar, Sadrazamlar, Padişahlar, yetkililer, herkes Kütüphane yaptırmış. Yalnız Osmanlı Devleti'nin son zamanlarına doğru bunlarda bir gerileme, zayıflama görülüyor! Bütün insanların istifade edebileceği merkezi büyük bir Kütüphane'ye ihtiyaç doğuyor.. Bunun üzerine Sultan 2. Abdülhamid Han, kendi kesesinden "Hazine-i Hassa"sında bir miktar para ayırıyor ve Bayezid Külliyesi'nin imaret kısmının Kütüphane olarak açılmasına karar veriliyor. Bu iş 1882'de başlıyor,1884'te tamamlanıyor. 1884 senesinde törenle açılıyor.. Bayezid Devlet Kütüphanesi, ülkemizin en zengin kütüphanelerinden biridir.. Bizim hangi aydınımız veya kaç Lise, Üniversite gencimiz bir Fuzulî'yi bir Şeyh Gâlib'i okuyup anlayabilir Bırakın onları, 1930'larda neşredilmiş (yayınlanmış) o dönemin bir Tarih Kitabını alın getirin şimdiki Liseli, Üniversiteli gençlerimiz anlayamıyor. Bu çok acı ve ibretli bir olaydır! Dediğimiz gibi gençlerimiz kendi dedelerinin dilinden, dininden habersiz! Bunun çeşitli sebepleri var tabi. Bir kere okuma alışkanlığının kazandırılması lazım. Bunun için de "kitaba bir yöneliş, isteklendirme hareketi" başlatmak lazım. Kitaba merak uyandırmalı. Mesela, toplumumuzun din, tarih, örf ve âdetlerine uygun Hikâye ve Romanlarını okutmak lazım. Bu ilk planda "gençlerimize okuma sevgisi" kazandırır. Ondan sonra ilmî, akademik kitaplar önem sırasına göre okunabilir. İşte bizim toplumumuzda eksik olan bu durumdur.. "

Süleymaniye kütüphanesi Eski Müdürü Dr. Muammer Ülker: "Bizim kültürümüz kitaba dayanır. Bütün Türk bilim âlemi kitapla birlikte yaşamış!. Çünkü kurulan bütün büyük külliyelerin mutlaka Medreseleri vardır. Camileri vardır. Camilerde Dini eserlerden, halkın bilgi, bilim ve kültürünü arttırmak için Dini Kütüphaneler kurulur. Medreselerde de; "Mekteb-i Sıbyan'dan" Üniversite üstü (Lisansüstü) öğretime kadar çeşitli Eğitim Müesseseleri vardır. Bunların hepsinin "Yazma Kütüphaneler"i vardır. Kanûnî Sultan Süleyman Han"da bu Külliye'yi kurduğu zaman, aynı şekilde buradaki Medreselerde okunacak kitapları temin için; Kütüphanler kurulmasını "Mütevelli Vezire bıraktım" diyor ve Mütevelli Vezir, Tedrisat başladığı günden itibaren (1557) kitap temin etmek mecburiyetindeydi tabi. Onun için kapıdan Kütüphane'ye girerken 1557 diye bir tarih yazılıdır. Yani 1557 hem Süleymaniye Külliyesi'nin, hem de Kütüphanesi'nin açılışını göstermektedir. Cami içerisinde, Dini kitaplardan; Kur'an, Tefsirler, Hadisler, İslam Hukuku (İslam Fıkhı), Kelam, sonra Tasavvuf (Dini Edebiyat) ve İslam Tarihi (Siyerler, Biyografiler) Tababet dediğimiz eserler bulunurdu.. Medreseler'de ise; Kozmografya yani Astronomi, Geometri vb. bilimler oluşturuluyordu.. İslâmi ilimlerin dışında, her çeşit Bilim'in okunduğu Medreselerde Kütüphaneler kurulmuştur. Süleymaniye'de de aynı şeyi görüyoruz. Yalnız Cami'deki Kitap'lar içeri (Cami'ye) sığmayınca, Sultan 1.Mahmud; Cami'ye en çok girilen Kapıdan (sağdaki revaklara) bir bölme yaparak, Kütüphane bölümünü daha da genişletmiş. Ve Saray'daki Muhteşem Süleyman'a ait kitapları da (Vakıf olarak) buraya, göndermiştir. Aynı Padişah Fatih Camiinde Fatih Kütüphanesini te'sis etmiştir..