İslâm Şairi Mehmed Akif diyor ki..

"Ben böyle durmayacaktım dili bağlı,

İslâm'ı uyandırmak için haykıracaktım!

Gür hisli, gür imanlı beyinler coşar ancak,

Ben zaten uzun boylu düşünmekten uzaktım!"

(M. Akif Ersoy)

"Milletler topla, tüfekle, zırhlı ile ordularla, tayyarelerle yıkılmaz. Milletler ancak aralarındaki rabıtalar çözülerek herkes kendi başının derdine, kendi havasına, kendi menfaatine, kendi menfaatini temin kaygusuna düştüğü zaman yıkılır!.. Bizi mahv için tertip edilen muahede-i sulhiye paçavrasını, mücahitlerimiz şark tarafından yırtmaya başladılar. Şimdi beri taraftaki dindaşlarımıza düşen vazife, Anadolu'muzun diğer cihetlerindeki düşmanları denize dökerek o murdar paçavrayı büsbütün parçalamaktır. Zira o parçalanmadıkça, İslâm için bu diyarda beka imkânı yoktur!.. Ey Cemaat-i Müslimin! Düşmanlarımızın bugün bizden istedikleri, ne filan Vilâyet, ne filan sancaktır; doğrudan doğruya başımızdır, boynumuzdur, hayatımızdır, devletimizdir!.. Ey Cemaat-i Müslimin! Ağyar eline geçen Müslüman yurtlarının hali bizim için en müessir bir levha-i ibrettir! İslâm'ın son mültecası olan bu güzel toprakları düşman istilâsı altında bırakmayalım! Ye'si, meskeneti, ihtirası, tefrikayı büsbütün atarak azme, mücahedeye, vahdete sarılalım. Cenab-ı Kibriya, hak yolunda mücahede için meydana atılan azim ve iman sahipleriyle beraberdir." (Sebilürreşad, C. 464, s, 135, 259, 256)

"İman demek, zillet demek değildir. İman demek, taarruza, tecavüze, hakarete tahammül etmek, a'da-yı dinin tahakküm-i kahirine serfürû eylemek değildir. İman demek, izzetle yaşamak, izzetle ölmek demektir. İslam'ın asırlardan beri duçar olduğu zilletin kal ü kalemle tasviri mümkün değildir. İslam'ın istiklalini, İslam'ın istikbalini düşünerek, bütün mesaiyi bunların istihsaline, teminine hasretmeli. Feilla, ne yerin üstünde, ne de altında bizim için bir melce yoktur. Allah'ın, Peygamberin, kahr u gazabıyla makhur u müdemmer olmayalım. Bizden evvel gelip geçen mü'minleri mahşerde yüzümüze tükürtmeyelim. Hayat bizim için ar olmasın, şeref olsun. Şerefle ölmeyi, ar ile yaşamaya tercih ederim." (Mehmed Âkif Ersoy)

"Bayıldığım hikâyelerdendir: Karıncaya,-Böyle nereye diye sormuşlar.-Hacca, demiş! -A biçare! Hiç sen bu ayaklarla Mekke'ye varabilir misin demişler. -Varamazsam, yolunda ölürüm, cevabını vermiş. Ulvi gayelere müteveccih bulunan emekler hicrana uğrasa da hüsrana uğramaz. Bizler sa'y ile memuruz, Tevfik ile değil. Öyle değil mi" (Eşref Edib, Mehmed Akif, Sebilürreşad Neşriyatı, İstanbul,1962, s. 385) Sebilürreşâd'ı çıkarırken, şuraya buraya koşarken oldukça müteselli idim, -Hisseme düşen vazifeyi ifa ediyorum, insan çalışmak ile mükellef, muvaffak olmakla değil, diyordum. Lakin şimdi elim ayağım bağlı oturdukça, büsbütün sinirleniyorum! Senin Sebilürreşâd çıksa, her hafta Şiirler yazsan, Makaleler yazsan, bağırsan, çağırsan bu cereyanların istikametini mi değiştireceksin Şiddetini mi azaltacaksın, suali pek haklı olmakla beraber, ben bu ataleti hiç sevemiyorum.