Fatih Sultan Mehmet Han
Mehmet Emin Gerger
1 Nisan 1430'da Edirne'de doğdu, 3 Mayıs 1481'de Gebze'de öldü. Babası Sultan 2. Murad Han, Annesi İsfendiyar Bey'in kızı Hatice Alime (ya da Halime) Sultan'dır. Doğum tarihini 1432 olarak veren kaynaklar da vardır. Sultan 2. Mehmed, yedinci Padişah olarak Osmanlı tahtına çıktı. 1451-1481 yılları arasında Osmanlı Devleti'ni idare etti. Çok yönlü bir kişiliğe sahiptir. Üstün zekâsı küçük yaşlarda ortaya çıkmış ve çok iyi hocalardan ders almıştır. Çok yönlü olarak aldığı eğitim ile Türkçe'den başka, Arapça, Farsça, Yunanca, Sırpça, Latince ve Slavcayı da okur ve yazardı. İyi bir şairdi. Şiirde Mahlası Avni idi. Babasının tahtı bırakması ile kısa bir süre devlet idaresini ele almış, içinde bulunulan olaylar sebebi ile tahtı babasına bırakmıştı. 1451'de babasının ölümünden sonra devletin idaresini tekrar eline almıştır. Daima öğrenmeyi amaçlayan, iyi bir kişiliğe sahip olduğu gibi iyi bir kumandan, güçlü bir devlet adamı ve devrine kıyasla çok açık fikirli, geniş kültürlü Batı'yı bilen bir hükümdardı. En büyük isteği İstanbul'u almaktı ve bunu da çok genç yaşta başararak, Ortaçağ'dan Yeniçağ'a geçişi sağladı. Kendi dönemine kadar devam eden örf anane ve gelenekleri, saltanat usulü kuralını kurarak devlet idaresine yeni bir düzen getirdi. Osmanlı Devleti'nin dünyanın en büyük ve en güçlü devleti olması için her fırsatı değerlendirdi. Devletin merkezî bir idare, otorite ile yönetilmesini sağlayacak en önemli tedbirleri aldığı gibi uygulamaya koyduğu kanunnâmeleri ile de devletin devamlılığını sağladı. Kendinden önceki kanunları da "Kanunnâme-i Âli Osman" adıyla topladı.
Fatih Sultan Mehmed Han, İstanbul'u alarak Bizans İmparatorluğu'na son vermiş, Osmanlı Devleti'ni güçlü bir İmparatorluk durumuna getirmiştir. Bilime düşkünlüğüyle tanınan babasının buyruğuyla küçük yaşta eğitilmeye başlandı. Sert tutumlu Molla Gürani'nin eğitimine verildi. Daha sonra, Akşemseddin, Molla Yegan, Molla Ayas, Çelebizade ve Temcidoğlu gibi dönemin tanınmış bilginleri de eğitimiyle yakından ilgilendi. Altı yaşında iken başkent Edirne'den ve sultanlık ortamından uzakta yetiştirilmesi uygun görülerek Öğretmenleri ile birlikte Manisa Valiliğine gönderildi. Burada, Molla Gürani'nin rehberliğinde sıkı bir öğrenim gördü. 1444'e kadar Manisa'da kaldı.. Varna Savaşı'na katılmayarak Edirne'de kalan 2. Mehmed adına, İslam ülkelerine Fetihnameler gönderildi. Daha çok günün pozitif bilimlerine, yaratılışın gizemlerini çözebilmek için de metafiziğe ilgi duydu. 1448'de ve 1450'de babasının buyruğu ile Arnavutluk seferlerine katıldı. Babası 2. Murad'ın ölümünden on beş gün sonra da 18 Şubat 1451'de Edirne'ye gelerek ikinci kez tahta çıktı Bu sırada 2. Mehmed Anadolu'ya yapacağı ilk seferin hazırlıkların tamamlıyordu. 1452'de Vezirazam Çandarlı Halil Paşa'ya, İstanbul Boğazı'nın batı yakasında Boğazkesen Hisarı'nın (Rumelihisarı) yapımı emrini verdikten sonra Anadolu'ya geçti. Karamanoğlu İbrahim Bey'i beklemediği bir anda yenilgiye uğratarak Edirne'ye döndü. Oradan da Rumelihisarı'nın yapıldığı yere geldi. Bu görkemli kaleyi, Bizanslıları hayrete düşürecek bir çabuklukla tamamlattı. Aynı günlerde, Turhan Bey'e Mora Yarımadası'ndaki Bizans despotluklarına akınlar düzenlettirirken, İstanbul'u alma tasarısında olduğunu da açığa vurdu. Amacının, ün kazanmak olmadığını, iki parçalı bir görünüm veren ülkesini birleştirmek olduğunu ileri sürdü. Akıncıların ve dervişlerin yığıldığı Rumeli ile İslam bilginlerin egemen olduğu Bursa'nın merkezlik ettiği Anadolu arasındaki kaynaşmayı ancak İstanbul'u alırsa sağlayabilecekti. İstanbul'un Surları dışındaki tarım arazilerini ele geçirdi. Buna karşılık Bizans, kozasına kapanmayı yeğleyerek surların Edirne yönüne açılan tüm kapılarını ördü. 2. Mehmed, 1452 Ağustos'unda surların eteğine yaklaşarak gövde gösterisinde bulundu. Edirne'ye dönüşünde topladığı savaş kurulundan, Halil Paşa'nın ve yandaşlarının olanca muhalefetine karşın, İstanbul'un bir an önce kuşatılması kararını aldı. Küçük birliklerini önemsiz Bizans palangalarını almakla görevlendirirken Anadolu'ya gönderdiği görevliler de, İslam Peygamberi'nin İstanbul'u alacak komutanı ve askerleri öven hadisini yorumlayıp,