Çağla Tuğaltay daha 14 yaşındayken, 5 Haziran 2000'de okuldan eve döndükten hemen sonra boğazı kesilerek öldürüldü. Dün, bu cinayetin yıldönümüydü. 25 yıldır Çağla'nın katili bulunamadı.
Türkiye'de 25 yıl boyunca faili meçhul kalmış (politik olmayan) başka bir cinayet var mı, ben hatırlamıyorum. Sosyal medyada örgütlenen gönüllülerin, avukatların çabasıyla geçtiğimiz 6 ayda bazı yeni tanıklar bulundu, savcılık hem bu tanıkların hem de cinayetten sonra ifade veren bazı kişilerin ifadelerini yeniden aldı. Dosyada gizlilik kararı olduğu için soruşturma ne aşamada, bilemiyoruz. Ama bilinen bir şey var ki; 14 yaşındaki bir kız çocuğunun katili, aradan 25 yıl geçmiş olmasına karşın hala aramızda dolaşıyor. İşte bu durum hepimizin canını acıtıyor. Normalde bir cinayetin zaman aşımı süresi 25 yıldır. Ancak bazı yeni deliller sunulduğu için Çağla cinayetinde bu süre 30 yıla çıktı. Yani önümüzde 5 yıl var. Ama kimsenin bir 5 yıl daha beklemeye sabrı yok. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Faili Meçhul Suçlar Bürosu'nun bu dosyayı yeniden ele aldığı konusunda haberler yazıldı. Hepimizin umudu, ülkemizin yetenekli savcılarının büyük bir titizlikle dosyayı inceleyip fail ya da faillere bir an önce ulaşması. Çağla'nın ruhunun huzur bulması için, bizim adalete olan inancımızın tazalenmesi için o katil ya da katiller mutlaka yargı önüne çıkmalı.
Haberin DevamıİLK KURŞUN TANESİ HACIMEMİŞ'E DÜŞTÜ
Bayramla birlikte yaz sezonu açıldı, e tabii silahlar da patlamaya başladı. Alaçatı Port'un sahibi iş insanı Fatih Fil, Hacımemiş Mahallesi'nde bir arkadaşıyla yürürken arkadan gelen bir saldırganın kurşunlarına hedef oldu. Ayağına iki kurşun sıkıldı, neyse ki ucuz atlattı. Alaçatı son birkaç yıldır, bir Ege kasabasından Teksas kasabasına dönüştü. Kulüp önünde çatışmalar, vurulan güvenlik görevlileri, müşteriler, sokak ortasında silahlı saldırılar... Oysa Türkiye'nin en pahalı tatil beldelerinden biri olan Alaçatı'ya insanlar birkaç gün keyif çatmaya, huzur bulmaya gidiyor. Otel fiyatlarının gecelik 30 bin liraları bulduğu, iki kişilik yemeğin 7-8 bin liradan aşağı yenilmediği Alaçatı'da maalesef tarifelere bir de böyle 'kurşun yeme olasılığı' ekleniyor. Başlıktaki söz uzun yıllardır yaşamını Alaçatı'da geçiren meslektaşım, arkadaşım Öncel Öziçer'e ait. Öncel X'te şöyle yazmış: "Eskiden yaz için karpuz kabuğu denize düşsün diye beklerdik, bugün bütün Alaçatı bir adamın vurulmasını konuştuk. Nasıl bir normalleşmeyse, kim vurdu aa o mu vurdurdu, şimdi neler olacak falan diye normal normal konuştuk. Canım çocukluğum masum gençliğim. Sizi çok özlüyorum..." Yazın geldiğini karpuz kabuğunun ya da bilemedin Fedon'un denize düşmesiyle anladığımız günleri hepimiz çok özlüyoruz.