Makam meselesi -2

Kelâmın yardımcıları

Mana, makam ve sanat; kelâmın anlatmak istediğine yardım eder.1

Söylenen ya da anlatılmak istenene delil ve yardımcı olan mananın yanı sıra ifadenin makamıyla ama mutlaka sanat ve maharetle anlatılır ki, asırlarca süregelen usûl budur.

Kelâmı sanatla icra ederken, lâfız, suret, üslûb, teşbih, hayal ve kâfiyede ölçü kaçırılmamalıdır. Kaçırılırsa kendi alanında hastalığa dâvetiye çıkarır ki manayı feda eden bir vartaya düşürür.

Evet, lâfzı süslemeli fakat mananın istemesi kaydıyla. Sûret, mananın haşmetine hizmet etmeli, yerine geçmemelidir. Üslûb parlatılmalı lâkin maksudun yapısının müsait olması şartıyladır. İzahlarda teşbih yapılmalı fakat matlubun münasebetini göze almak gerekir ve onun rızası alınmalıdır. Hayalin dolaşmasına izin verilmeli fakat hakikat incitilmemelidir aksine hakikatten yardım almalıdır. 2

Kelâmın kemâli için; dikkatli bakış, gayret, girişim, maharet, tasavvur ve tasarım, plânlama gibi parçalardan mürekkep bir bütünlükle sağlanır, güzelliği ortaya çıkar. Böylece aklın sözcüsü olan irade, kalbin derin köşelerinde yatan çıplak manaya hayal odasında elbise giydirip, o manaya da kazandırdığı hüviyetle kendi kimliğini yansıtır.

Kelâm ola ki insanı göklere çıkarır, kelâm var ki insanı yerin dibine batırır. Demek insanın şahsiyeti ile kelâmı arasında böyle sıkı bir temsiliyet ilişkisi hükmediyor.3

Fıtrî olarak ortaya çıkan kelâm, dikkatlice incelendiğinde kendi sanatı içinde onu işleyenin, mütekellimin üslûbu görünecektir.

Hakîm-i Busayrî'nin Kaside-i Bürde'sinde geçen şu cümle, bu ifademize numune bir misaldir:

"Haramla dolmuş olan gözlerinden gözyaşı akıt ve pişmanlık perhizine sarıl."4

Harama bakan göz, işlediği günahtan tövbe edip, pişman olmalıdır.

Kelâm konusunu ve makam ile olan münasebetini kısaca ifade ettikten sonra çalışmamızın mevzusuna dönerek ona çıkan yollarla çalışmamızın ana konusu olan makamı âli eylemeliyiz.

Makam merkezîdir

Kararlı ve nizamî bir çabayla kazanılan ilkeli duruş, prensip ve düstur gereği işlenilen mevzuyu, kıvamında tutmaktan bahsedeceğiz. Güreşi, minder üzerinde yapacağız, minder dışındaki konulara ayrılmayacağız. Zira güreşte galibiyet, minder üzerinde geçerlidir, dışında değildir ve makam merkezîdir, diyebiliriz. Konu ya da mana dışına çıkılınca makam dışına çıkılır ve hemen merkeze, işlenen konuya yani meselenin makamına çağırılır. O hâlde had aşılmamalı, her şey makamında ve merkezinde icra edilmelidir.