Makam meselesi - 11

Köprü Makamı

Bu makama Kab-ı Kavseyn makamı demek gerekir.

Kab-ı Kavseyn makamı anlaşılırsa pek çok sırlar inkişaf eder.

Sözler'de geçen "imkân ve vücub ortasında Kab-ı Kavseyn ile işaret olunan makama"1, ifadesinden anlaşıldığına göre Kab-ı Kavseyn; imkân ve vücub ortasında köprü bir makam.

İmkân âleminde mekân, vücub âleminde makam ifadelerini kullanmak daha isabetli olacak. Risale-i Nur'un, iman ve itikada dair risalelerde Kab-ı Kavseyn tabiri bir makama izafeten kullanıldığı anlaşılıyor.

"Bir abdini, bir seyahatte huzuruna dâvet edip bir vazife ile tavzif etmek için Mescid-i Haramdan mecma-ı enbiya olan Mescid-i Aksâ'ya gönderip, enbiyalarla görüştürüp, bütün enbiyaların usul-ü dinlerine vâris-i mutlak olduğunu gösterdikten sonra, tâ Kab-ı Kavseyn'e kadar mülk ve melekûtunda gezdirdi."2

Bu ifadeden şu anlaşılır: Bir kulunu, seyahat ettirerek huzuruna yapılan dâvette bir görevlendirme yapılır. Bunun için peygamberlerin toplanma yeri olan Mescid-i Aksâ'ya gönderir, görüştürür ki bununla onların dinlerinin esasının mutlak sahibi olduğu gösterilmiş olur. Daha sonra Kab-ı Kavseyn'e kadar olan mesafedeki mülk ve melekût âlem gezdirilir.

Miraç, Resul-i Ekrem'in (asm) şahsında vuku bulurken şahsiyet ve nübüvvetinin ümmet çerçevesindeki temsilcisi olan her bir mü'minin enfüsî âleminde de vukuu mümkündür. Buna ferdî kab-ı kavseyn makamları da diyebiliriz.

Ferdî kab-ı kavseyn makamları ferdden ferde değişik şekilde tecelli eder, hâlden hâle farklı olduğu gibi.

Kişinin; öncesindeki hayatı ve içerisindekileri arkasına alıp, onlardan hâsıl olan duygu ve düşüncesinin billurlaşıp misal âlemindeki muhatapları ile muhatap olma arefesindeki hâlidir onun ferdi kab-ı kavseyn makamı.

Hayali ne ile meşgul ise, onun karşılığı ile karşılaşma, evet, ne kadar hayale benzese de hayalden daha farklı, daha huzurlu, daha boyutlu, daha renkli.