Kâtibinin kaleminin mürekkebi

Risale-i Nur'un fidanlığı Mesnevî-i Nuriye'nin bir bölümü olan Habbe, bir gül goncasının sarılı yaprakları gibi sır sarılı ifadeyle başlar:

"İ'lem eyyühe'l-aziz! Şu gördüğün büyük âleme büyük bir kitap nazarıyla bakılırsa, nur-u Muhammedî (a.s.m.) o kitabın kâtibinin kaleminin mürekkebidir."

Mürekkebi, işaret zamiri ile işaret edilen Resul-i Ekrem'e (asm) atfedilen mürekkep benzetmesinde ne sırlar saklı acaba

"Allah'ın yarattığı ilk mahlûk, benim nurumdur."1,hadisinden hareket edersek; Muhammedî nur, büyük âlem olan kâinat kitabının kâtibinin kaleminin nuru, oluyor.

Bu metni, beraberindeki cümlelerle değerlendirdiğimizde Muhammedî hakikat, âlemin; mürekkebi, nuru, çekirdeği ve meyvesi, ruhu ve aklı oluyor.

Kitabın yazılmasında kullanılan mürekkep, kitapta yazılanların bütününe sirayet ediyor, nüfuz ediyor, ondan çoğalıyor gibi manalar zuhur ediyor.

Âlem, yaratılan bütün mahkûkâtı kuşattığına göre yaratılanlarda tecelli eden isim ve sıfatlarda da Muhammedî nurun varlığından da bahsedebiliriz. Bir başka ifade ile Allah'ın isim ve sıfatlarının en öz manada tecellisi, Resul-i Ekrem'in (asm) şahsında müstesna olarak tahakkuk ederken o engin tecelli manasına vekâleten bütün eşya ve hâdiselerdeki tecellisi de o kaynağın sıralı tecellileri olarak görmek mümkün.

Bu mana, öylesine mana yoğun, öylesine engin ama hakikaten öylesine muhtevalı bir mana ki doğrudan Allah'ın Zatının isim ve sıfatlarının en hususî ve aynı zamanda da en umumî tecellisine mütehammil ve taşıyan bir manadır ve evet, kesinlikle Allah en doğrusunu bilir.

Bir kaynak düşünün ki her şey, ondan kaynaklanıyor!

Bu kâinatın aslı, asla kupkuru bir madde olamaz. Nasıl kup kuru olsun ki, muhtevasındaki cismanî, ruhanî bütün esasatı muhafaza edebilsin Asla! Ağacın bütün evvel-âhir bütün serencamını taşıyan çekirdek için kuru demek, ne kadar hakikatlidir

Çekirdek, ağaca ve meyveye bakar; meyve ise çekirdeğe hâmile. Her nereye bakılırsa bakılsın, oranın evvelinde âhirinde, zahirinde batınında, onun (asm) nurunu görmek mümkündür. Âlemin teşekkülüne çekirdek olan nur, onun zatında cismini giyerek, en âhir ama en zahir bir meyve suretinde görünecektir. 2

Âlem, manevî kader kalemiyle yazılırken, o âlemdeki her bir eşya ve hâdisenin genetiğinde de o nurdan şifre ve pırıltılar vardır. Bu manalardan hareketle her bir şey Rabbanî mektup, hikmetli bir söz, kader satırında icra edilen bir eser olurken işte orada da o nurdan bir parça vardır.