Demir Risalesi'nin Mütalâası (4)

Kur'ân ifadelerinin bilim vasıtasıyla doğrulanması

Kimi zaman Kur'ân'ın, değişen bilimsel verilerle uzlaştırılarak, ayete tâbi olmak yerine, onu zihinlerde daha öncesinde var olan bir düşünceye göre yapılandırılması, bir garabet olarak karşımıza çıktığı gibi, ayetin kudsiyetine de uygun düşmez.

Bazı müfessirler, ayetin bilimsel verilerle uygunluk arz etmesini memnuniyet, hatta gurur kaynağı yaparken, batı kaynaklı ilmî verileri Kur'ân'la uzlaştırmaya çalışmışlardır. Bunun neticesi olarak, Kur'ân düzeyine çıkarılarak, bilimin kutsallık kazanması ortaya çıkar. Bu da Kur'ân'ı anlamanın meşruiyet kaynağı ve referans noktası olarak görülür oldu. Bu sonuç ise Kur'ân'ın maksadına zarar vermiştir.

Tefsir alanında yetkinliği olmayan müsbet ilim insanları ya da tam tersi müsbet ilimlerde derinlik kazanmamış müfessirler, ayetlere getirdikleri tutarsız yorumlarla tefsir ilmine zarar vermiştir.

Tabiata dair ayetteki bahisler, Allah'ın vahdaniyet ve azametine vesile olması için yer aldığının ve bununla da hidayet kaynağının Kur'ân olduğunun anlaşılması asla göz ardı edilmemelidir.

İfrat ve tefrite varmadan yapılan tefsirler bu konuda faydalı olmaktadır. Meselâ, yıldızlardan bahseden ayetleri anlamak üzere astronomi ilminin çok temel kaidelerini bilmek müfessir için faydalı olacaktır. Burada önemli olan, bu kaideleri mutlak hakikat kabul edip Kur'ân'ı, bunları söylemeye mecbur bırakmamak ve Kur'ân'ın, bu kaidelerle uyuştuğu ölçüde mu'ciz olduğunu iddia etmemektir.1

Elbette her bir ilmin, her bir terakkinin her bir fennin yüce hakikati vardır ki, o hakikat, bir İlâhî isme dayanıyor.2 Bilimsel gelişmeleri, dayandıkları İlâhî isimle kemâlini bulan bir hakikat olarak ifade etmek varken, o hakikati, bilimsel gelişmeyle temellendirmek, doğru olmayan bir yaklaşımdır.

Yaşanan bir vakıadır ki, âhir vakitte insanlık, ilim ve fenlere yönelip, bütün kuvvetini ilimden almaktadır. Hüküm ve kuvvet, ilmin elindedir. Hakikati en düzgün ve güzel olarak anlatmak, rağbet edilen bir donanım olmaktadır. Sözünü dinlettirmek isteyen etkili konuşmayı kullanmaktadır. Hâl ve hakikat bu iken, ayetlerdeki hakikatlerin en güzel, en düzgün, en etkili bir anlatıma sahip oldukları iyi anlaşılmalı ki, başka desteğe ihtiyaç hissedilmeden anlatılsın.

Kur'ân'ın asıl vazifesi; Allah'ın terbiye edicilik (rububiyet) dairesinin mükemmellik ve icraatları ile kulluk (ubudiyet) dairesinin vazife ve ahvalini öğretmektir.3 Bu açıdan bakıldığında bilimsel gelişmeler, eşya ve hâdisede tecellî ile tezahür eden her bir ismin hakikatlerinin anlaşılmasına yardımcı olurken makamı karıştırılmamalı, ehem mühim sıralamasında hata yapılmamalıdır.