Meşguliyetsizlik

Her insanın kendisi ile ilgili düşüncesi, onun davranışlarına yön veren temel etkendir. İnsanın kendisi ile ilgili düşüncesi ne ise hareketleri de ona göre şekillenir. Elbette insanın davranışlarında gerçekleşen değişiklikler onun düşüncelerinde de bir değişim olduğunun işaretidir. Bu bakımdan insanın kendini kavraması, algılaması çoğunlukla bilinç düzeyinde değildir. Bu bilinçsizlik düzleminden baktığımızda herkes, kendi âleminde, herkes ezbere bildiği bir mazinin içinde hapsolmuş gibi. Ezber bir bilinç ile yol almak insanın kendine olan uzaklığının bir göstergesidir. Eğer insanlar davranışlarından bir pişmanlık duymadan giderek yaptıkları yanlışları, hataları bir bilinç (hesap) ile yapıyorsa orada bir pişmanlık aranmaz. Öyle ki bu (pişmanlık) bir şanstır, insanın doğruya yönelmesi için önemli bir adımdır. Ancak burada insanın doğruya yönelme isteği ne kadar iradesini yansıtıyor Şayet bu yansıma iradeyi yansıtıyorsa bu kıymetlidir yoksa diğer türlü sadece mevzilenme ve buradan bir şey çıkar moduyla oluyorsa burada da hatayı, yanlışı normalleştirme dürtüsü vardır. Bu dürtünün oluşturduğu iklim güvensizlik iklimidir. pushfn('ads'); Bu güvensizlik ikliminde herkes kendi doğrusunu hedefine rehber edinir. Ancak kendi yolunu, durduğu yeri hiç görmezden gelip başkaları için kusur aramak ya da kusurlu göstermek aynı zamanda idealin de kusurluluğuna delalet eder. Kendisini kendi tercihi, düşüncesi ile özdeşleştirdiği noktada başka bir hastalık tezahür eder. Bu tezahür eden hastalık körleştirir, sağırlaştırır. Bugün yaşanan durum bu körlük ve sağırlığın en belirgin göstergesidir. Onun için hiçbir kimsenin meşguliyeti yol açmaya, yolu düzeltmeye yönelik değil. Bu bakımdan yürünecek yolda meşguliyetsizlik herkesi