Meselemiz "hesapsızlık"

TUİK açıklamasından evvel bir öncü gösterge niteliği taşıyan nisan ayı İTO fiyat endeksleri dün açıklandı. İstanbul Ticaret Odası'nın (İTO) verilerine göre, İstanbul'da perakende fiyatlar bir önceki aya göre yüzde 3,93, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 78,25 arttı.İki endeks arasında temel farklar olmasına rağmen birçok ortak özellik de barındırmaktadırlar. Binaenaleyh, ilk üç ayda TÜİK ve İTO'nun oranları birbirine çok yakın gelmişti. Ocakta TÜİK yüzde 6.70'lik, İTO da yüzde 6.72'lik oran açıklamıştı. Şubatta ise TÜİK'in oranı biraz daha yüksek; TÜİK'e göre yüzde 4.53, İTO'ya göre 4.07 olmuştu. Martta ise TÜİK yüzde 3.16, İTO yüzde 3.93'lük oranlar açıklamıştı.Umarız ki bu zirvedir ancak görünen o ki her şeye rağmen bir müddet daha enflasyon yüksek seyrini korumakta kararlı.İşin çetrefilli kısmı ise döviz kurunun neredeyse yatay seyrettiği bir ayda bu verinin gelmesidir.Gıda fiyat artışı ayrışıyor.Gıda grubundaki artış yüzde 4.84. Bu kapsamda en yüksek artış yüzde 9.77 ile et, balık ve kümes hayvanları grubunda. Dışarıda yenen yemekler grubunda da yüzde 6.36'lık bir artış var; mal maliyetinin üzerindeki bu artışta turistik talebin de etkisi olduğunu düşünüyorum. Zira ne fiyat koysanız bir şekilde alıcı buluyor.İTO'nun gıda grubunda yer verdiği tütün, alkollü ve alkolsüz içecekler grubundaki yüzde 9.71'lik artış da dikkat çekiyor.Gıda grubundaki bu artış Nisan ayına özel değil; malum her ay ortalamayı yükselten bir seri halinde ilerliyor.Neden mesele hesapsızlık diyoruzÇünkü finansal istikrarı sağlamak bir konu, arz ve talebi ayarlamak ayrı bir konu. Arz ve talep içinde lüks tüketimi dizginlemek bir konu, ancak temel gıda tüketimi mecburiyetler içerir, bu fiyatların arz yoluyla dengelenmesi ayrı bir konudur. Yani sadece finansal kararlar ile netice almak mümkün değil. Finansal mekanizmadaki sağlıklı yürüyüş olmazsa olmaz şart ancak reel piyasa mekanizmasının sağlıklı çalışması her konuda başarıyı belirler.İşte bu noktada Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm dönemlerini kapsayacak şekilde biz Tarım'da açıkça hesapsız yol aldık.Bir yıl narenciyede çok fazla bir diğer yıl soğanda veya patateste çok eksik veriyoruz. Bu döngü hiç bitmiyor.Neden bitmiyor Çünkü bir hesap ile yola çıkmıyoruz.Bu ülkenin nüfusu belli, üstüne gelen turist sayısı belli, hedefi belli; senelik kaç kilo patates, soğan, patlıcan, domates, salça, buğday, dana eti, salam, sucuk vs.. ihtiyacı üç aşağı beş yukarı belli, hesap edilebilir.Ama biz "Stratejik