2024 yılına girerken

2024 yılından bahsetmeden evvel 2023 yılını konuşmak gerekir. Zira 2023 yılı Türkiye için geçmiş yıllara nazaran çok fazla zorluğu bünyesinde barındırdı. En büyük zorluk elbette yaşanan depremdi; 11 ilimizi direkt ve muhtelif illeri de dolaylı yoldan etkiledi. Kaybedilen yaşamlar, öksüz ve yetim kalan yavrular yüreğimizin kanamaya devam etmesinin en büyük sebebi olmaya devam edecektir. Elbette bu acıyla hiçbir şekilde kıyaslanmaz; ek olarak memleketin üzerine kalan 100 milyar doları aşkın bir maliyet ile karşı karşıya kaldık. Türkiye ekonomisi için bu dönem yeni bir miladı işaret edecektir. Uzun yılar yapılacak bütçelerde bu yıkımın faturası ve sağlanan kaynağın finansal yükünü taşımamız gerekecektir. Böyle büyük bir acıdan ve yıkımdan eğer bir olumlu yön çıkarmamız gerekirse o da; Türkiye'nin her şeyi olan İstanbul ve Marmara Bölgesi'nin böylesi bir yıkıma karşı hazırlıklarının arttırılmasıdır. Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz başkanlığında yürütülen sürece göre; stratejik olarak İstanbul ve yakın çevresindeki katma değeri düşük üretimin başka bölgelere kaydırılması yönünde karar verilmiş durumda. Bunun için ise başta lojistik olmak üzere, insan gücü, yer seçimi, su kaynakları ve en önemlisi finansman için çözüm bulunmaya çalışılıyor.İstanbul ve çevresindeki sanayinin mümkün olanların taşınması, yeni kurulacakların da deprem riski görece düşük Ankara-Mersin arasında kalan bölgeye yoğunlaştırılması planlanıyor. Demiryolu ulaşımının var olması ve Ankara'ya yakınlık sebebiyle hızlı tren yatırımının yapılmış olması bölgenin seçilmesinin diğer bir etkeni. Daha düzenli ve verimli bir sanayinin oluşturulması yönünde önemli katkısı olacak bu strateji kapsamında OSB'ler önemli rol oynayacak. Tarlaların arasında bir fabrika, 5-10 km sonra bir diğer fabrika gibi akıl dışı sanayi yerleşimi bu sefer olmayacak. 2023 yılı genel seçimleri deprem kara tablosunun gölgesinde yapıldı. Çok kritik, stresli bir o kadar finansal stresi barındıran seçimler, Erdoğan'ın alnının akıyla kazanması neticesiyle sonuçlandı. Bu seçim o kadar kritikti ki senelerdir kaybeden muhalefetin bile değişimine sebep oldu.Ne yazık ki, ilk izlenim gelenin gideni aratacağı yönünde. Milli bir muhalefete sahip olmak Türkiye'nin kendi petrolüne sahip olması kadar önemli ve gerekli. Gabar'da petrol, Karadeniz'de gaz bulduk, umutlarımız yeşerdi ancak muhalefette bir karış ilerleme yok, terörü bile kınamaya elleri gitmiyor; milli bir muhalefet bulamadık.2024 yılına dair bazı konu başlıklarına göz atalım:Borsaİktisat kuralına göre faizlerin arttığı durumda pay piyasasının düşmesi beklenir. Zira son bir iki haftadır bunu yaşıyoruz. Ancak Türkiye'nin CDS puanın hızla düşmesi ve düşmeye devam etmesi, not seviyelerinin olumlu seyri ve artış beklentisi, yabancı yatırımcının son bir aydır artan girişi bizlere 2024 yılında pay piyasasının geçen yıl gibi olmasa bile kazanç vadetme potansiyeli olduğunu göstermektedir. Özellikle faize karşı duran muhafazakar kesim için kıymetli olan hisse senedi yatırımı 1 Ocak ile 31 Aralık arasında enflasyon kadar bir getiri sağlama potansiyeli barındırıyor. Zira borsamız her şeye rağmen pahalı değil. Elbette