Önümüzdeki 2028 seçimleri zamanında veya bir yıl erken yapılsa da daha çok zaman var. Ama buna rağmen özellikle CHP cenahında "Kim aday olacak" sorusu, İsrail'in Ortadoğu'yu kan gölüne çevirme hesabından daha ön sırada. Gözleri seçimi kazanacak, AK Parti iktidarını değiştirecek aktörden başka bir şey görmüyor. Bölge yansa bile umurlarında değil. Baksanıza, Başkan Erdoğan'ın BM'de İsrail ve ABD'nin bölgede yaptıkları vahşete yüzlerine çarpan konuşmasını etkisiz kılmak için, Siyonist derin aklın dayattığı iddianameye bile sarıldılar.
Daha vahimi, son 15 yıldır ilk kez bir CHP'linin Özgür Özel'in ülkesine sahip çıkmasına bile öfkelendiler. İnanılır gibi değil, başta eski CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere yaptıkları bütün analizlerde yanılan CHP destekçisi akademisyenler, siyaset bilimciler çıktıkları televizyonlarda, Türkevi'ne sahip çıkan CHP Genel Başkanı Özel'i adeta topa tuttular.
Aslında siyaseti bu kadar aşağılara çekip, çirkinleştirmelerine gerek yok. Kamuoyu yoklamalarında da sokakta da önümüzdeki sürecin siyasi aktörleri netleşmiş durumda. Olağanüstü bir durum olmazsa bu tablonun değişeceği de yok.
Tekrar aday olup olmaması bir yana içinden geçtiğimiz sürecin en güçlü aktörü hiç kuşkusuz Başkan Erdoğan... Ekonomik zorluklara, küresel kuşatmalara hatta birilerinin çok arzu ettiği doğal afetlere rağmen bu değişmiş değil. Hatta küresel çalkantılar, belirsizlikler arttıkça Başkan Erdoğan'a güven ve ihtiyaç da artıyor. Hangi ankete bakarsanız bakın, hala en güvenilen ve sevilen lider durumunda.
Yerel seçimlerde ekonomik kriz, aday hataları ve dar kadroculuk nedeniyle AK Parti seçmeninin yüzde 7 gibi ciddi bir kesimi oy kullanmadı. Anketlere göre halen de bir başka adrese yönelmiş değil.
Bir süre önce sohbet ettiğimiz AK Parti'nin genç teşkilat başkanı Erkan Kandemir, bütün bu eksiklikleri gördüklerini ve yeni kadrolarla 8. Olağan Kongreye hazırlandıklarını belirtiyor ve şöyle diyordu:
"8. Olağan Kongremiz, partimizin bir kez daha milletimizle kucaklaşmasının adresi olacak. Kongrelerimizi yalnızca parti içi bir faaliyet olarak değil, milletimizin bağrından doğan AK Parti'nin kadrolarının tazelendiği, en önemlisi milletimizle olan ahdimizin yenilendiği, Türkiye Yüzyılı hedefimize