Türkiye'nin yeni hikâyesi: Kültür Yolu

Üzerinde fazla durulmadı ama küçük kıyamet denilen 6 Şubat'taki ikinci depremde en büyük yıkımı Malatya yaşadı. Can kaybı az olsa da 130 bin civarında bağımsız birim yıkıldı.
O depremin ilk günü koordinatör bakan olarak Malatya'ya gelen Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, bu kez bambaşka bir etkinlik için Malatya'da. Söze de o acı günleri hatırlatarak başlıyor:
"Bu şehri o günlerde karış karış gezdim. Bende ayrı bir yeri var. Büyük bir yıkım yaşadı. Bu nedenle 16'ncı şehir olarak Kültür Yolu Festivali kapsamına alındı. Deprem sonrası Malatya'nın motivasyona ihtiyacı var. Sanatın iyileştirici gücüne inanmış bir milletiz. Sanatın ışığına sarılarak hayatın içinde olmaya devam ediyoruz..."
Aslında Malatya Valisi Seddar Yavuz'un deyimiyle deprem sonrası "Geleceğin Malatya'sı" inşa ediliyor... Bir yanda atom karınca gibi çalışan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ve TOKİ, 103 bin bağımsız birimin bitirildiğini müjdeliyor, diğer yanda "Şehirde festival var" mottosuyla ulusal bir markaya dönüşen Kültür Yolu Festivali, Malatya'ya moral veriyor ve derin acılar yaşayan insanların yeniden hayata tutunmasına yol açıyor.
Bu açıdan Kültür Yolu Festivali, sadece bir festival değil, Türkiye Yüzyılı paradigması içinde Türkiye'nin yeni hikâyesinin önemli bir ayağını oluşturuyor. Tıpkı Başkan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın öncülüğünde bir dünya markasına dönüşen ve çevre meselesine öncülük eden "Sıfır Atık Projesi" ya da milyonlarca genci düşünmeye, üretmeye ve keşfe yönelten "TEKNOFEST" gibi...
Arka plandaki fikri derinliği Bakan Ersoy anlattı:
"Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında kültür ve sanat, en az ekonomi, teknoloji ve diplomasi kadar stratejik bir alandır. Biz, bu bilinçle Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde hareket ediyoruz; çünkü biliyoruz ki bir milletin kalıcı gücü, ürettiği sanat eserleriyle ölçülür."
Kültür Yolu Festivali aynı zamanda Türkiye'nin kültür zenginliğine bir yolculuğun da adı. İstanbul Beyoğlu'nda