Türkiye'nin 'ekim' devrimi

Tarihin seyrini değiştirecek olayların üst üste geldiği ve kesiştiği bazı aylar ve bazı yıllar var. Önümüzdeki ekim ayı da biraz öyle olacak gibi... Hem BM'de Filistin meselesiyle ilgili olayların yansımaları hem de Başkan Erdoğan ile ABD Başkanı Trump'ın dünkü tarihi görüşmenin sonuçları ekim ayında ortaya çıkacak.
Aynı zaman diliminde iç siyasette de önemli sonuçlara yol açabilecek gelişmeler söz konusu. İlk sırada da siyaseti mecrasından çıkartan ve demokratikleşme sürecini zehirleyen, "yolsuzluk ve terör" ikilisiyle ilgili tarihin seyrini değiştirecek kritik adımlar var.
Önce aylardır sonucu merakla beklenen ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'in, "100 yılın en büyük yolsuzluk dosyası" dediği davanın iddianamesi açıklanacak. Ardından belki de bütün bu sorunların anası diyeceğimiz terör meselesiyle ilgili Meclis'te kurulan "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu"nun ilk somut çalışmaları gelecek.
Bu açıdan Türkiye tarihi bir dönüm noktasında. Geçmiş çözüm süreçleriyle kıyaslandığında bu dönemin artıları bir hayli fazla... En başta süreci bütün boyutlarıyla yöneten küresel lider Başkan Erdoğan ile sürecin ilk barış ateşini yakan ve tarihin en büyük şansı diyebileceğimiz milliyetçi merkezin güçlü lideri Devlet Bahçeli var.
Dahası bu ikilinin siyasi çıkışlarına cevap verecek kadar kendine güvenen ve sorunun kaynağı örgütün "kurucu lideri" Öcalan var... Buna DEM Parti'nin sahiplenmesini, CHP'nin ikircikli de olsa açık desteğini ve diğer partilerin katkısını da eklemek gerekiyor.
Bütün bunlar, "Bu kez başarılacak" umudu veriyor.
Hakkını teslim edelim, bu zaman diliminde Meclis Başkanı'nın Numan Kurtulmuş olması da ayrı bir şans... Kurtulmuş, demokratik tavrı, sakinliği, müzakereye açık ve uzlaşmacı kişiliğiyle hem katılımcılara güven veriyor hem de toplumun komisyona inancını pekiştiriyor...
Oluşan siyasi zemin bu nedenle hem katılımcı hem de özgürlükçüydü. Aylardır sabır ve dikkatle siyasetçisinden akademisyenine, sivil toplum örgütlerinden şehit ve gazi yakınlarına süreci destekleyen veya eleştiren herkes dinlendi. Bir anlamda toplumsal rıza oluşturmak için her şey yapıldı.
Şimdi sıra somut sonuçların ortaya çıkmasında.
Latin Amerika'dan Asya'ya, Afrika'dan Avrupa'ya kadar farklı bölgelerdeki çatışma çözümleriyle ilgili süreçlere değinen Meclis Başkanı Kurtulmuş şöyle diyordu:
"Şu anda gerçekleştirmeye çalıştığımız husus bir Türkiye modelini ortaya koymaktır. Biz bu süreçte yapılan barış müzakerelerinin,