Arap Baharı sonrası içeride yaşadığımız kutuplaşma, sosyal kargaşa ve darbeler bir yana, yakın çevremizde yer alan ülkelerde olup bitenler de Türkiye'yi derinden etkiledi.
Mısır ve Libya'daki iç kargaşadan Suriye iç savaşına, Ukrayna-Rusya savaşından ABD'nin Afganistan'ı terk etmesi ve Taliban'ın yönetime gelmesine, hatta en son soykırımcı İsrail'in Gazze'yi yerle bir etmesine kadar bütün olayların Türkiye'ye bir bedeli oldu.
Bazen siyasi yalnızlığa itildi, bazen ekonomik sıkıntıların altında ezildi ama hiçbir zaman o olaylardan mağdur olan insanlara fatura çıkarmadı, sesini yükseltmedi.
Hatta iç siyaseti zehirlemeye çalışan ırkçılara meydan okuyarak Suriyeli, Afganistanlı, Iraklı, Afrikalı milyonlarca göçmeni misafir etti. Ukraynalı esirlerin kurtarılmasından tahıl koridorunun açılmasına kadar bir dizi olayda hiçbir beklentiye girmeden insanlık adına tarihi bir rol oynadı.
Bu fotoğrafın içinde Suriyeli göçmenlerin özel bir yeri vardı. Özellikle Başkan Erdoğan, başından beri Suriyelilere sahip çıktı, "Suriyeli göçmenler Türkiye'yi çökertecek" diyerek felaket tellallığı yapanlara karşı dik durdu, geri adım atmadı ve hep aynı şeyleri ısrarla söyledi:
"Onları katillerin kucağına atmayacağız. Yardımseverliğimizi her zaman nasıl yapıyorsak öyle devam edeceğiz. Suriye'den savaştan çıkıp ülkemize sığınan bu kardeşlerimize sonuna kadar sahip çıkacağız Bay Kemal. Kendileri arzu ettikleri zaman vatanlarına dönebilirler ama biz onları asla bu topraklardan kovmadık ve kovmayacağız."
Şimdi o güzel insanların ülkesinde 12 yıl gecikmeli de olsa bir bahar havası var.
Zalim bir diktatör olan Beşar Esad kaçtı ve Baas rejimi yıkıldı. Umarım uzun yıllar acı çeken Suriye halkı için bu bir başlangıç olur ve Türkiye de kötülük üreten bir komşudan kurtulur.
Çünkü baba-oğul Esad'ların yönettiği Suriye, Türkiye için coğrafi bir komşu olsa da siyaseten daha doğrusu yönetim olarak sinsi bir "düşman"dı. Geriye dönün bakın, 53 yıllık Baasçı Esad rejimi, kısa süreler hariç hep kötülüklerin kaynağı oldu. Özellikle de Türkiye'nin ayağına vurulan terör prangasına en büyük desteği Esad rejimi verdi. Sadece ASALA ve PKK gibi bilinen terör örgütlerini değil, yıllarca irili ufaklı bütün şiddetsever sol örgütleri Suriye yönetimi destekledi.
En ilginci de hiç kuşkusuz PKK'yla kurduğu ilişkiydi. Kendi içinde de "Kürt sorunu" olan Suriye yönetimi, "komşusu"