Kürtler, Aleviler ve Kılıçdaroğlu

Bari bayramda siyasi gerilimden biraz uzak kalınsaydı iyi olurdu ama olmadı. Muhalefet tam tersine hem şikayet ettiği hem de körüklediği kutuplaşmayla ilgili öyle şeyler yaptı ki, akıl sır erdirmek mümkün değil. Bu konuda Kemal Kılıçdaroğlu'nu ayrı bir yere koymak gerekiyor. Kılıçdaroğlu uzun zamandır izlediği tahrip siyasetini bir üst düzeye taşıyarak önce Kürtlere ilişkin gerçekten siyasetin sınırlarını zorlayan kışkırtıcı bir açıklama yaptı: "Sevgili halkım, son yıllarda ne zaman seçim konuşsak, saray ne zaman seçimi kaybedeceğini görse Kürtlere toplu bir yaftalama, terörist muamelesi yapma durumu başlıyor. Utanç verici. Gerçekten de utanç verici..." Gel de şaşırma, girdiği bütün seçimleri kaybeden Kılıçdaroğlu, yine girdiği her seçimde yüzde 50 civarında oy alan Erdoğan'a, "Ne zaman seçimi kaybedeceğini görse..." diye bir suçlamada bulunuyor. İnanılır gibi değil. Evet, ortada utanç verici bir durum da var ama o, Kemal Bey'in attığı: "Kürtlere toplu terörist muamelesi yapma" iftirasıdır. Bu iftira olduğu kadar aynı zamanda çok tehlikeli bir kışkırtmadır da. Kendi partisinin ırkçı ve ötekileşterici tarihini gizlemek için böyle bir yönteme başvuruyorsa işe yaramayacağı çok açık çünkü Kürtler CHP'yi ve tarihini iyi biliyor. Dahası Türkiye'de bilinen ırkçı bir parti bile böyle pervasız bir siyasi dili kullanmazken, CHP gibi bir kitle partisinin genel başkanının bu dili kullanması akla, farklı bir misyon üstlendiğini getiriyor. Bir anlamda bu dil, şiddeti meşrulaştırdığı gibi çözüm süreçleriyle Kürtlerin hayatını zehir eden yasakları kaldıran Başkan Erdoğan'ı itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Böylece Kürtlerden oy alacağı hesabını yapıyor ama ülkeyi de tarihsel bir kopuşun eşiğine getiriyor. Bunun bedeli çok ağır olur Kemal Bey, başka bir niyetiniz yoksa oy için değmez. Gelelim "Ben Aleviyim" açıklamasına... Kılıçdaroğlu ilk kez Alevi olduğunu açıkladı: "İlk oyunu verecek olan sevgili evlatlarım, ben Aleviyim. Hak Muhammed Ali inancı ile yetişmiş samimi bir Müslüman'ım..." Kılıçdaroğlu'nun bu çıkışı da "masum" değil ve çok tartışılacak... Ama yine de önemli çünkü yıllardır üstlenemediği kimliğini, ilk kez Erdoğan döneminde üstlenmiş olması bile başlı başına bir devrim. SESSİZ ALEVİ DEVRİMİ Bu noktada sözü, kendisi de Alevi olan yazar Mehmet Çek'e bırakıyorum: "Sayın Kılıçdaroğlu -seçim arifesinde de olsa- ilk kez mezhebinizi dile getirmiş olmanızdan bir Alevi olarak açıkçası mutlu oldum. Hele o Hak Muhammed Ali inancıyla yetişmiş samimi bir Müslümanım filanlarınız Pehhhhh! Çok bile beklediniz. Mezhebi kimliğinizi açıkça dile getirmek için bugüne kadar beklemiş olmanız belki tartışılabilir evet ama hepsi o. Kaldı ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha Haziran 2022de sizi bu anlamda cesaretlendirmek için; 'Mezhebinden dolayı biri sana aba altından sopa gösteriyorsa, korkma! Biz bu ülkede ana muhalefet partisi genel başkanının hakkını üç beş kendini bilmeze çiğnetmeyiz. Senin de yanında dimdik dururuz Bay Kemal. Sende dik dur, yeter ki sen aday ol' demişken Adaylık için icazet almaya gittiğin AB Büyükelçisi sana; Pekala senin Aleviliğin nolacak Kemal bey diye sorduğunda ezilişin, kendi çevrenden birileri 'Kılıçdaroğlu'nun Alevi olması Türkiye toplumu ve siyaseti için bir mesele' diye açıklamalar yaptığında sessiz kalışın hepsi ama hepsi gereksizdi Kemal bey. Elbette, daha ilk günden Alevileri yok hükmünde sayıp, katliamdan katliama salmış, bu ülkede Aleviler hiç yaşamıyormuş gibi davranmış, Alevileri etnik, mezhepçi çift katlı ayrımcılığa,