İki yolsuzluk olayı ve iki yaklaşım

Yaklaşık bir yıl önce, "Yunus Emre Enstitüsü'nde yolsuzluk" başlıklarını görünce içim acıdı ve aklım almadı. İnsan en azından "Yunus Emre adından utanır" diye düşündüm. Oysa utanmamışlar ve kurucu başkanı dahil "kolektif bir yolsuzluk" skandalına imza atmışlar.
Aslında Yunus Emre adı, Türkiye'nin küresel arenadaki yumuşak gücü olacak bir vakfa çok yakışmıştı... Üniversite ve gazeteciliği başladığım ilk yıllarda Beyoğlu'na her gittiğimizde ya Almanların Goethe ya da İspanyolların Cervantes Enstitüsü'nü görür ve her defasında, "Bizde neden yok" diye hayıflanırdık.
Nihayet 2007 yılında Yunus Emre Enstitüsü kuruldu ve kurulduktan sonra da gidip başkanıyla tanıştım, destek vereceğimi söyledim. Hatta yurtdışına her çıktığımda fırsat buldukça da gidip ziyaret ettim. Bu adıyla güven veren kurumda, ne yazık ki bireysel değil kurumsal bir yolsuzluk iddiasıyla karşı karşıyayız. Orada olanlar da bugünlerde çok sık karşılaştığımız "ihaleye fesat karıştırma", "zimmet", "sahtecilik", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama" gibi suç çeşitlerinden farklı değil. Utanç ötesi bir durum.


SORUŞTURMAYI BAKANLIK BAŞLATTI
Sürecin nasıl ortaya çıktığı az çok yazıldı ama tekrar etmekte yarar var; Geride bıraktığımız 2024 yılının mayıs ayında Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğü, Yunus Emre Enstitüsü'nde 2020-2022 yılları arasında naylon faturalarla haksız kazanç elde edildiği iddiasıyla bir soruşturma başlattı.
Vakfın tabela şirketlerden alınan sahte faturalarla zarara uğratıldığı iddiaları, Hazine ve Maliye Bakanlığı'na bağlı vergi müfettişlerinin incelemesi ile gün yüzüne çıktı.
Vakıflar Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın 23 Aralık 2024 tarihli suç duyurusunun ardından da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı harekete geçti.
O tarihte kurumdan ayrılmış olan eski Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş -yurt dışında olduğu hatta kaçtığı söylendi- dahil 12 şüphelinin gözaltına alınması için operasyon yapıldı.
Operasyonda oğlu Enes Ateş'le birlikte çok sayıda isim gözaltına alındı ve çoğu tutuklandı. 400 milyon TL'lik bir yolsuzluktan söz ediliyor.
Sonradan derinleşti mi bilmiyorum ama bu yolsuzluk operasyonu yeni dönemin kodları açısından hem bir ilk işaret fişeğiydi hem de turnusol kağıdı niteliğindeydi.


YOLSUZLUĞUN ÜZERİNE GİDENLER VE SAKLAYANLAR
Çünkü bugünlerde CHP yönetimi ve gazetecileri ısrarla bir algı operasyonu yürütüyor; iktidar sadece CHP'li belediyelerin üzerine gidiyor...
Oysa o operasyonlardan çok daha önce AK Parti döneminin en önemli kurumu Yunus Emre Enstitüsü'ne yönelik büyük bir yolsuzluk operasyonu yapılmış ve çok sayıda isim tutuklanmıştı. Aynı şekilde yine geçen yılın nisan ayında Devlet Hava Meydanları İşletmesi'nin (DHMİ) eski İşletme Dairesi Başkanı