HDP içinde Öcalan tartışması

CHP ve yol arkadaşı HDP, panik içinde sokak çağrısı yapıyorlar ve bir an önce halkın sokağa inmesini istiyorlar... İstiyorlar, çünkü her iki parti de hükümetin bir hamleyle dar gelirlileri ve esnafı zora sokan hayat pahalılığını aşağı çekmesinden korkuyor. Korkmakta da haklılar... Çünkü sayısı 15'i bulacak partilerle oluşturacakları ittifaklar topluma güven vermiyor. Ama daha vahim olanı, kendi içlerinde yaşanan derin çalkantı. CHP'nin hali pürmelali ortada. Kemalciler ile Ekremcilerin kavgası giderek büyüyor. Araya Mansur Yavaş mı girer yoksa son dakikada Gül gibi "sembolik" bir isim mi seçilir belli değil. CHP'de durum bu... Yol arkadaşı HDP'nin durumu daha da vahim. HDP eşbaşkanlarının popülist "Türkiye'yi yöneteceğiz" meydan okumaları işin sadece görünen yanı. HDP ve PKK hattı, kendi içinde tarihinin en büyük siyasi krizini yaşıyor. Bölgede Diyarbakır Anneleri gibi güçlü bir sivil muhalefet gelişiyor ve dalga dalga topluma yayılıyor. Bitişe sürüklenen Kandil, "Bir şeyler yapın" diye feryat ediyor ve parti içinde ayyuka çıkan Öcalancılar-Demirtaşçılar ayrışması da giderek derinleşiyor. Gördüğünüz gibi tablo CHP'den daha beter. Tavan da taban da nefes aldıracak yeni bir siyaset arayışı içinde. Bir süre önce Başkan Erdoğan tam da bu vahim tabloya işaret etmiş ve şöyle demişti: "Edirne'deki, en büyük hesabı İmralı'dakine verecek. Zannediliyor ki her yer şu anda toz pembe. Değil. Onların da kendi içlerinde ayrı bir hesaplaşmaları var. Ve bu hesaplaşmayı da yapacaklar." Evet, HDP içinde derin bir siyasi hesaplaşma var ve kriz yaşanıyor. Bunun en önemli nedenlerinden biri de arkasına saklandıkları silahlı gücün yani Kandil'in artık gücünü kaybetmesidir. Bir HDP'li aynen şöyle diyor: "Arkasında silahlı güç olmadığı için artık bizimkiler yelkenleri indirmiş durumda. Öyle üst perdeden konuşan yok. Sadece şu örneğe bakın, AKP iktidarının bugüne kadar yaptığı TRT Kürdi veya seçmeli ders gibi açılımlara bizim parti hiç destek vermedi, hep karşı çıktı. Oysa şimdi seçmeli derse bile