Ne yazık ki ne sosyolojisi ne de aydınları CHP'nin sürüklendiği siyasi alanın farkında. Büyük ihtimalle de siyaseten çaresizler. Dile kolay, cumhuriyeti kuran bir parti olarak tam 75 yıldır tek başına iktidar yüzü görmediler. Bir iki aydın dışında, "Biz nerede yanlış yaptık" diye sorgulayan da olmadı.
Geçmişte vesayet rejiminin gücü ve darbelere verdiği destek nedeniyle CHP düşük oy bile alsa etkili bir partiydi. Artık o da bitti. Son 15 yılda bütün bu geçmiş defosuna yeni defolar eklendi.
FETÖ'yü sahiplenmeler, sorgulamadan PKK bağlantılı partilerle gizli ittifaklar ve yönettiği belediyelerde ayyuka çıkan yolsuzluk iddiaları... Bu konularda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu öncülüğü kimselere kaptırmadı. Geldiği günden itibaren hırsı aklının önünde olduğu için de pervasızca davrandı. Yabancı misyon temsilcileriyle görüşmesi, para gücüyle CHP'yi dizayn etme çabası, kendi medyasını oluşturma girişimleri hiç bitmedi.
Şimdi dizayn ettiği CHP, bu misyonu sokak eylemleri ve boykotlarla sürdürme hesabında. Sevgili Okan Müderrisoğlu buradan hareketle şöyle bir tespit yapıyor:
"Esasen bir tür FETÖ yöntemine de dönüştü."
Doğrusu tek benzerlik yöntemden ibaret değil, işin başlangıcında da FETÖ etkisi var.
Bir kez daha hatırlatıyorum, daha 2022 yılında şöyle yazmıştım:
"İBB'de artık bir paralel yapı var. Bir anlamda (İmamoğlu) İBB'de kendisine bağlı yeni bir 'paralel' siyasi ve ekonomik kadro oluşturuyor."
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı "yolsuzluk ve terör" soruşturmasında ortaya çıkan belge ve bilgiler de bunu doğruluyor. Tutuklananların çoğu da o "paralel yapı" mensubu.
İşin yolsuzluk iddialarıyla ilgili boyutu iddianameyle ortaya çıkacak. Esas sorun ise siyaset üretmeden CHP'nin ele geçirilmesi. Bu gerçek, sivil siyasetin rehin alınması açısından "yolsuzluğun yarattığı çürüme"den çok daha tehlikeli.
Bugün CHP Genel Başkanı Özgür Özel'den Veli Ağbaba'ya, CHP