Dilan-Engin Polat davası ve yargı gerçeği

Son dönemde birbiri ardına açıklanan yargı kararları herkesi şaşkına çevirdi. Kamuoyuna büyük bir yolsuzluk, kara para ya da uyuşturucu operasyonu diye sunulan büyük davaların, birkaç ay sonra "serbest bırakma" ya da "berat" kararlarıyla sonuçlanması zaten zayıf olan yargıya güveni daha da sarstı.
Son bir yılda bu tür kararların artması da bir hayli manidar. Sözü edilen davalar sıradan davalar da değil. Bunun son örneği kara paradan, yasadışı bahise kadar akıl almaz iddialarla açılan ve 40-50 yıl hapis ceza istenen Dilan-Engin Polat çiftinin yargılandıkları davaydı. Dava sürse de 10 ay sonra gelinen noktada sadece ikilinin şımarıklıkları ve görgüsüzlüklerine kaldığı yerden devam etmeleri kaldı.
Bu da vicdanları sızlatan son örnek değildi. Kamuoyu pek üzerinde durmadı ama birkaç ay önce bunun çok daha vahimi yaşandı. Hatırlarsanız bundan tam 4 yıl önce ünlü sanıkları ve belgeleriyle; "Cumhuriyet Tarihinin En Büyük Uyuşturucuya Bağlı Suç Gelirleri Operasyonu" yapıldı. Adı da iddialıydı: "Bataklık Operasyonu"
Geçtiğimiz aylarda bu operasyonla ilgili yargı kararı açıklandı. Davada yargılanan ve sadece Türkiye'nin değil dünyanın sayılı uyuşturucu baronları arasında yer aldığı iddia edilen Nejat Daş ve Çetin Gören dahili herkes "berat" etti. Yanlış okumadınız "berat" ettiler. Oysa dava açılırken, 1500 yıla varan cezalar isteniyordu.
Haberin özetini Anadolu Ajansı'dan aktarıyorum: "Örgüt elebaşları olarak gösterilen sanıklar Nejat Daş ve Çetin Gören'in, 'suç işlemek amacıyla örgüt kurmak' ve 'suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklamak' suçlarından 60'ar kez, 'zincirleme olarak suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklamak' suçundan 450'şer yıldan 1470'er yıla kadar, 'suç işlemek amacıyla örgüt kurmaktan' ise 5'er yıldan 12'şer yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edilmişti."
Tablo gerçekten ürkütücü. Kuşkusuz yargı sadece ve sürekli böyle tartışmalı sonuçlar üretmiyor. Ama ortaya çıkan birkaç böyle büyük davayla ilgili kararlar, toplumun yargıya güvenini yerle bir etmeye yetti.
Ortada garip bir durum olduğu çok açık. Ya davalar açılırken ortaya atılan iddialar yanlış ve büyütülmüş ya da yargı üzerine düşeni yapmamış... Bunun da ciddiye alınması gerekiyor. Merak ediyorum, kamuoyunu derinden rahatsız eden bu kararlara ilişkin Adalet Bakanı