CHP'de tasfiye hareketi

CHP'de bilinen klasik parti içi hizip tartışmasını aşan, siyasi yarışın yerini "öç alma" duygusunun aldığı yeni bir "siyasi" kavga yaşanıyor. Bu arada sürpriz Kılıçdaroğluİmamoğlu görüşmesinin bu süreci nasıl etkileyeceğini göreceğiz. Aslında partinin geçmişi de hep kavgalıydı ama bu kadarı hiç olmamıştı.
Şimdi ise bizzat partiyi 13 yıl yöneten lider, elinden tutup siyasi aktör yaptığı kendi evlatlarını kurultayda "ihanetle" suçladı. Halen de o suçlamadan vazgeçmiş değil ve kavga derinleşerek devam ediyor.
Üstelik Saraçhane Medyası üzerinden ağır hakaretler ve ithamlarla... Karşı grup da tasfiye hamlesiyle cevap veriyor. Kılıçdaroğlu'na destek verenler tek tek ihraçla karşı karşıya. En son Eren Erdem'in disipline verilmesi ve istifası da bunu gösteriyor. İki taraf, İmamoğlu tasfiye etmekte, Kılıçdaroğlu da partiyi ona teslim etmemekte kararlı. O kadar kararlılar ki, karşı tarafı bertaraf etmek için her yol mübah sayılıyor.
SEHPA KRİZİ VE LAF ÇAKMALAR
İş öyle bir noktaya vardı ki, Hacı Bektaş-ı Veli törenleri bile parti içi siyasetin bir aparatı haline getirildi. Bırakın seçilen mekânı, İmamoğluÖzel ikilisinin önüne konulan sehpa bile ucuz bir aşağılama aracı olarak kullanıldı. Daha vahimi ise o mekânda birbirlerinin gözünün içine baka baka o makama yakışmayan ve birbirlerine laf çakan mesajların verilmesiydi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel şöyle diyordu:
"Biz doğru durmaya ve dost kapısını açık tutmaya devam edeceğiz. Aslan ile ceylanın bir arada yaşayabildiği, bereketin ve hoşgörünün egemen olduğu bir ülkeyi gelecek nesillere miras bırakana kadar bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz."
Özel topluma, "aslan ile ceylanın bir arada yaşayacağı ülke" vaat etti ama aynı şeyi CHP içinde yapamıyor ve Kılıçdaroğlu'na oy veren delegelerin ihraç edilmesi karşısında susuyor.
Kılıçdaroğlu da farklı değil. O da Hacı Bektaş-ı Veli felsefesini, yaşadığı "ihanet" ve "yarı yolda bırakanlar" üzerinden anlatma derdinde.
Hacı Bektaş-ı Veli etkinliğine parasal gücüyle imza atan İmamoğlu'na gelince... Meğer her türlü operasyonun arkasında olduğu iddia edilen İmamoğlu da onun "ışığıyla" aydınlanmış:
"Felsefesinden ve