Türkiye, çevrimizi saran ateş çemberinin daha da genişlememesi, bize sıçramaması ve pusuda bekleyen karanlık güçlerin "Terörsüz Türkiye" projesini sabote edememeleri için çaba harcarken, her mitingde iktidara geleceklerini söyleyen CHP Genel Başkanı Özgür Özel bambaşka bir gündemle meşgul.
Sanki Türkiye'de değil de Norveç'te yaşıyor. Aslında bu da durumu tam izah etmiyor. Çünkü Özel, Norveçli bir siyasetçi gibi davransa bu kez partisinin yönettiği İBB'de ortaya çıkan yolsuzluk iddialarına gözlerini kapatmaz, daha bir hassasiyetle bakar.
Büyük ihtimalle o da farkında ki hiçbir dosyanın kapağını açmıyor, açmaya cesaret bile edemiyor. "İftira" deyip geçmek daha kolayına geliyor.
Oysa bırakın İmamoğlu'nun bir numaralı isimleri Ertan Yıldız ya da Adem Soytekin gibi isimlerin somut ve çarpıcı yolsuzluk ifşalarını, sadece son 6 yılda yapılmayan ama parası paylaşılan "hayali asfalt" işlerine, yıllık 150-200 milyon dolar nakit paranın döndüğü toprak döküm meselesine ya da İstanbul Metrosu için dünyanın önemli bankalarından alınan 3 milyar dolar kredinin nereye nasıl harcandığına baksa bırakın meydanlara çıkmayı sokağa çıkamaz...
Daha doğrusu çıkmak istemez. Yapılan yolsuzluklar öyle böyle değil. Bir süre önce İstanbul metroları için alınan kredilerin İBB içinde nasıl iç edildiğini yazmıştım.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, bu haberi mi yoksa başka bir haberi mi okudu bilmiyorum ama yazılanlara inanamadığını, hatta şaşırdığını söylüyor:
"Yanlış hatırlamıyorsam, Avrupa Birliği'nden finanse edilen bir metro projesi var. Üç büyük firmanın konsorsiyum olarak yürüttüğü bu projenin alınan büyük miktardaki kredisinin işe kullanılmadığını okumuştum. Şaşırmıştım."
Bakan Uraloğlu habere inanmamış ve şaşırmıştı ama çok daha büyük şaşkınlığı o metroyu yapan üç firmanın temsilcisiyle görüşürken yaşıyordu. Çünkü o görüşmede üç firma temsilcisi, metro inşaatını bakanlığın yürütmesini istiyordu.
Gerisini Bakan Uraloğlu anlatıyor:
"Dediler ki; 'Öncesinde gelen 60 milyon Euro bizim işe kullanılmadı.' Bir kere işlem olarak bu nasıl olur, benim aklım durdu, onu söyleyeyim. Yani hem böyle bir şeyin işlem olarak yapılabilirliğini mümkün görmüyorum hem de hangi cesaretle, gerçekten nereye kullanıldı, o konuda bir bilgiye sahip değilim."
Cahil cesareti mi yoksa "dokunulmazım"