Akşener bombası ve Kılıçdaroğlu

Yazıya başlarken "Ya masa çökecek ya da İP dağılacak" diye düşünüyordum. Tam o anlarda ekranlara Meral Akşener çıktı ve öyle bir konuşma yaptı ki, "Masayı da kendisini de dağıttı" desek yanlış almaz. Rahmetli Demirel, boşuna "Siyasette 24 saat uzun bir süre" dememişti. O kadar zaman geçmedi bile ortalık toz duman oldu. Masadan çekilmez denilen Akşener, bırakın çekilmeyi masayı dağıttığı gibi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu, CHP'li iki belediye başkanını kullanarak tehdit eden bir çıkış yaptı. "En sonda söyleyeceklerimi en başta söyleyeyim. İyi Parti kıskaca alınmıştır. Bir tercihe zorlanmıştır. Buna boyun eğmeyecektir. Dün gerçekleşen toplantıda adayın kim olacağını tartıştık. 5 siyasi parti, Kılıçdaroğlu'nun adaylığını dile getirdi. 6'lı Masa artık potansiyel adayların tartışılabildiği ortak akıl platformu olmaktan çıkmış, tek bir adayın tasdiki için çalışan bir noter masasına dönüşmüştür." Akşener bu kadarla yetinmedi, başından beri sürdürdüğü CHP'nin içine el atma siyasetine devam etti ve açık açık iki CHP'li belediye başkanına, biraz da "kışkırtarak" çağrı yaptı: "Sayın Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu'na çağrıda bulunmak istiyorum. Değerli başkanlarım, siz milletin iradesiyle seçildiniz. Kritik kırılmanın eşiğinde millet sizi göreve çağırıyor. Bu vazife reddedilemez, görmezden gelinemez bir vazifedir." Bir parti başkanı olarak başkalarından medet uman pozisyona düşen Akşener'in bir şeyler çevirdiği, önceki akşam yetki aldığı halde "Partimle görüşeceğim" demesinden belliydi. Gece yarısı toplantı yaptığı parti yönetiminden ayrılıp evine gitti ama toplantısı bitmedi. Sabaha karşı çok özel bir toplantı daha yaptı. Toplantıda Ümit Dikbayır, Kürşad Zorlu, İstanbul İl Başkanı Coşkun Yıldırım gibi birkaç yakın isim dışında kimseler yoktu. O toplantının ayrıntılarını bilmiyorum ama sabahın erken saatlerinde görüşlerine önem verdiğim İyi Partiliden gelen şu mesaj günün seyrini açıklamaya yetti: "Masa dağılıyor bilgin olsun..." Aslında bu sonuç benim için şaşırtıcı olmadı, bekliyordum. Kılıçdaroğlu'nun adaylığına küresel güç merkezlerinin onay vermediğini, İmamoğlu'nun da hevesli olduğunu ve bu nedenle işlerin karışabileceğini defalarca yazdım. Bugün gelinen noktada onların katkısı oldu mu bilemem ama sonuç onların istediği doğrultuda gelişiyor. Bu sonuç, FETÖ'cülerin