AK Parti-MHP ittifakı neden hedefte

31 Mart yerel seçimlerine giderken, eski bir siyasetçiyle konuşuyordum, lafı hiç dolandırmadan şöyle bir analiz yaptı:
"Bir yere yaz, bu seçimleri AK Parti kaybedecek. Büyükşehirleri büyük oranda CHP kazanacak... Cumhurbaşkanımız Erdoğan yalnızlaştırılıp sıkıştırılacak. Devamında da AK Parti-MHP ittifakının bozulması için her şey yapılacak..."
Analizin seçim sonuçlarına ilişkin bölümü şaşırtmasa da toplamına şaşırdım ve doğrusu inandırıcı da bulmadım ama unutmadım da. Sonraki süreci izlediğimde hep o sözleri hatırladım. Sanki onlar bir bir gerçekleşiyor.
Baksanıza, seçim sonrası oluşan "diyalog süreci"ne bile bambaşka bir misyon yükleniyor, "yeni dönem" diye manşetler atılıyor, yetinilmiyor daha önce denendiği hâlde vazgeçmedikleri "büyük koalisyon" öneriliyor. Dahası birileri ısrarla, "Cumhur İttifakı dağılsın" çabası içinde.
Anlaşılan siyasi diyalogdan böyle sonuçlar çıkarmak için arka planda başka hesaplar yapılıyor. O hesapların bir boyutunu MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Türk Siyasetinde Normalleşme ve Yumuşama İddialarıyla Milliyetçi Hareket Partisi'ne Düzenlenen Siyasi Operasyonlar" başlığıyla kamuoyuna duyurdu. Ortada MHP'ye yönelik "siyasi operasyon" olduğunu söyledi ve ekledi:
"AK Parti ile CHP arasında geniş tabanlı bir ittifakın vücuda gelmesi, buna da altılı masanın diğer unsurlarının desteği, Milliyetçi Hareket Partisi'nin samimi dileği ve temennisidir."
Ancak şu notu düşmeyi de ihmal etmedi:
"Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın da şartlar ne olursa olsun sonuna kadar yanında ve arkasında olacağımızı, kesinlikle yalnız bırakmayacağımızı herkes çok iyi bilmelidir."
Görünen o ki, birilerinin Türkiye'ye yönelik oyunu bitmiyor ve bitmeyecek. Esas hedef de AK Parti ve MHP üzerinden Türkiye'nin küresel arenada izlediği, "bağımsız ve denge" eksenli siyasetine son vermek.
Kavganın arka planında da şu sorunun cevabı yatıyor: Türkiye, ABD'nin başını çektiği Batı Bloku'yla mı birlikte olacak yoksa küresel güçlerle göz hizasında ilişki kurup