Bir deprem, iki şehir ve iki insan

Bizi birbirimize sıkıca bağlayan günlerden geçiyoruz. Tanıdıklarımızı, uzun zamandır karşılaşmadıklarımızı o gecenin sabahında hatırladık. Depremin etkilediği her şehirde bir hatıram vardı. Kahramanmaraş'tan Hatay'a bu güzel şehirlerde konferanslarım olmuştu. Her ziyaretimde yeni dostlar edinmiştim. Sevdiğim insanların, dostlarımın, meslektaşlarımın, öğrencilerimin memleketleriydi. Bizi bir millet yapan ortak değerlerimizle, farklılıklarımızla Anadolu Mayası'nın karıldığı bu şehirlerin yaşadığı felaket bütün dünyayı sarstı. Yazlık komşum Mimar Nebil Gali Bey'le uzun zamandır karşılaşamadık. Sosyal medyadan takipleşiyoruz ve dostluğumuzu hissediyoruz. Antakya'da yurtsever, girişimci saygın bir isim. Antakya'dan deprem sonrası yayınladığı sosyal medya mesajı beni duygulandırdı:"Benim ülkem, benim vatanım, benim kentim, benim Antakya'm. Anamın, babamın, atalarımın yaşayıp gömüldüğü kent. Bırakıp gitmek ne demek Antakya'nın bana verdiklerini geri ödeme zamanı. Bir tek kuruşumu bile Antakya dışına yatırmayı düşünmüyorum. Antakya'yı yeniden diriltip ayağa kaldırmak için kendi adıma üzerime düşeni yapacağım"Bir şehri sevmek bir kente ait olmak böyle bir şey. Dostlarınızı, çocukluk arkadaşlarınızı toprağa vermek ne kadar acı olsa da orası sizin vatanınız ve her şeyiniz o topraklarda. Maraş'ın sevilen eğitimcilerinden Şair Memduh Atalay'la en az 20 senedir karşılaşamadık. Kendisi Şarkışla'nın kıymetli ailelerinden. Kader onu Maraş'a sürüklemiş. Belki 40 senedir o şehre hizmet etmiş nesiller yetiştirmiş bir milliyetçi. Önce Sultanname kitabını okumuştum, sonra uzaktan şiirlerini sevdim. Bilgeliğin İzinde"Şahit olmaya geldik sahipliğe değil" Bu söz bilgeliği bütün mevsimlerden Savaşlardan şahit olarak döndü Ay ikiye bölündüğünde gece yarısı Ayın yarısı ellerine döküldüDepremden