Şahsî kemâlât ayrı, siyasî hatalar ayrıdır

Demokrasi ve hukukun bazı temel prensipleri -1

Demokrasinin sağlıklı işlemesi için; güçlü hukuk devleti, hür ve bağımsız medya, şuurlu bir toplum, eğitimli seçmen kitlesi vazgeçilmez unsurlardır.

Madem "bir millet cehaletle hukukunu bilmezse, ehl-i hamiyeti dahi müstebit" ediyor, demokrasiye adem-i liyakatini gösteriyor, demokrasiye zarar veriyor; öyleyse bazı temel prensipleri hatırla/t/makta fayda var.

Elbette demokrasi tartışılmaz değildir, hele dinin alternatifi hiç değildir. Nitekim tartışılıyor, ve gelişimi devam ediyor. Eksik ve kusurlarına rağmen insanlığın ulaştığı "çoğulcu (çoğunlukçu değil) demokrasi" ve parlamenter sistem meşverete en yakın sistem görünüyor.

Kelime batıdan geldi diye demokrasiyi küfür rejimi olarak nitelendirmek doğru olmadığı gibi, ısırıcı saltanatı ve istibdadı İslâmî diye vasıflandırmak da yanlıştır. Elbette her şey gibi demokratik değerlerin de suistimal edilmesi mümkündür.

Suistimal ediliyor diye değerlerden vazgeçilmez, bilâkis suistimali engellemek esastır.

***

Bir diğer husus, bir şahsın şahsî kemâlâtı ile içtimaî ve siyasî hatalarının örtülmek istenmesidir. Halil Elitok hocamız, Hz. Muaviye'nin (ra) kemâlâtının yanı sıra yaptığı yanlış ve zulümleri gazetemizde yazdı. (19-20 Ağustos)

Onun Sahabe-i Kiramın ileri gelenlerinden olması, Hz. Peygamberin (asm) kayınbiraderi ve vahiy kâtibi olması, Kur'ân-ı Kerîm'i ve Peygamberimizin (asm) mektuplarını yazması ayrıdır; hilâfetin ısırıcı saltanata dönüştüğü Emevî döneminde muhaliflerini bertaraf etmek için İslâma ve insanlığa aykırı, haksız ve zalimce yöntemleri kullanması ayrıdır.

MAHARET AYRI, SALÂHAT AYRIDIR

Üstadın II. Abdülhamid'i velî olarak nitelemesi ayrı, istibdadına ve zalimce uygulamalarına karşı çıkması ayrıdır. Şahsî kemâlât kul ile Rabbi arasındadır. Bizi asıl ilgilendiren husus insanlara karşı takındığı tutum ve davranışlarıdır.

Maharet ayrı, salâhat ayrıdır. Salâhat, Allah'ın emir ve yasaklarına uyup, ahlâklı bir insan olmak demektir. Maharet ise, işinde becerikli ve uzman olmaktır.

Bir insan hem dindar, hem de aynı zamanda uzman bir sanatkâr olursa mükemmel olur. Değilse sanat tercih edilir. Bir müftü veya Şeyh Efendi dindar diye Maliye Bakanı yapılmaz. ünkü aslolan sanatı ve uzmanlık alanıdır.

DEMOKRASİ ŞERİATA MUHALİF Mİ