Bir vicdan azabı var, bir de vicdan rahatlığı. Vicdan; insanın içindeki ahlâkî otorite, saklandığı sır, fıtraten temiz. Çürütülmediği veya "sessize alınmadığı" takdirde, haksızlık karşısında sahibini sürekli uyaran alarm sistemi.
Ahlâkî değerler ve fiiller hakkında hüküm verme ve yargılama yeteneği. Yalnızca neyin iyi ya da kötü olduğunu bilmek yetmiyor, bu bilginin yükünü taşımak, yani sorumluluk almak gerekiyor.
Vicdan insanın sorumluluk alması, kendi kendisine hesap vermesi. Yalnızca doğru olduğu için bir fiili gerçekleştirmesi.
***
Bediüzzaman vicdanın dört unsurunu ve gayelerine vurgu yapıyor: "Vicdanın anâsır-ı erbaası ve ruhun dört havassı olan 'irade, zihin, his, lâtife-i Rabbaniye.'
Her birinin bir gayetü'l gayâtı var: İradenin ibadetullahtır. Zihnin, mârifetullahtır. Hissin, muhabbetullahtır. Lâtifenin, müşahadetullahtır.
Takva denilen ibadet-i kâmile, dördünü tazammun eder. Şeriat, şunları hem tenmiye, hem tehzip, hem bu gayetü'l-gayâta sevk eder." (ESDE, s. 543)
***
Ahlâkî yeteneklerin merkezi sayılan kalp, temiz yaratılmakla birlikte günahlarla kirletilebilir Vicdan da yozlaşabilir, ideolojiye yenik düşebilir.
Vicdanıyla hesaplaşmayan kişi zamanla kendi yanlışlarına alışır. En tehlikelisi, artık onları "doğru" sanmaya başlar. Bu yanılgıları/algıları meşrulaştıran inançları da varsa, vicdan "kutsalların" ablukasına girer ve ahlakîliğini yitirir.
Kötülüğü tercih edip, hak ve adaletten sapanların kalpleri mühürlenip perdelenir (En'âm, 25) ve sonuçta gerçeği algılayamaz hâle gelir.
***
Eğer bir toplumda adalet zedelenmiş, samimiyet kaybolmuş, vicdan susmuşsa orada zamanla içten içe çürümeye başlar. Fertlerin yanı sıra zamanla toplum da çürümeye başlar.
Liyakatın yerini kayırmacılık, dürüstlüğün yerini aldatma, ortak faydanın yerini şahsî menfaat aldığında, toplumun değerleri sarsılır. Kurumlar, varoluş gayelerinden saparak içi boşalmış birer kabuğa döner.
Adalet dağıtması gereken hukuk, güçlünün sopası haline gelir; bilgi üretmesi gereken üniversiteler ise vasatlığı yücelten bir çarka dönüşür.
Toplumlar kanunlarla ayakta kalabilir; fakat yalnızca vicdanla insan olabilir, insan kalabilirler.
***
Depremlerde, bazı vicdanların binalardan çok daha fazla çürüdüğü görüldü. Gazze'deki vahşet insanların ve Müslümanların vicdanını test eden bir turnusol oldu/oluyor. Vicdanı çürüyen insanların nefesi bile zehir taşıyor.

3