Yüce Yaratıcı önce kendi elçilerini seçip terbiye etmiş; sonra da elçileri vasıtasıyla insanları ikaz etmiştir. Peygamberlere ve takipçilerine düşen; ancak hak ve hakikati yaşayarak göstermek, fıtrata uygun metodlarla tebliğ etmektir.
Kur'ân-ı Kerîm'de Efendimize (asm) ve onun şahsında hepimize ikazlar vardır. Adaletle hükmetmek, güzel ahlâk sahibi olmak, iyilik ve istikamet üzere yaşamak, zorlaştırmamak, zalime değil hakka taraftar olmak, hainleri savunmamak bunlardan bazıları.
"Eğer Senin Rabbin dileseydi, dünyadaki bütün insanlar imana gelirdi. Ama bunu irade etmedi. Şimdi sen 'imana gelsinler' diye insanları zorlayacak mısın (Yûnus, 99.)"
HIRSIZ KİM
Bir hırsızlık olayıyla ilgili olarak indirilen ayetler çok önemli noktalara değiniyor.
Rivayetlere göre; Ensar'ın Beni Zafer kabilesinden Te'ame adında biri, başka bir Ensar'ın zırhını çalmış ve bir Yahudînin evine gizlenmiş. Zırhın sahibi meseleyi Hz. Peygamber'e (asm) götürüp Te'ame'den şüphelendiğini söylemiş.
Fakat suçlu olan Te'ame, akrabaları ve kabilesinden birçok kişi işbirliği yapmış. Suçu Yahudînin üzerine yıkmak için Müslümanlığı alet etmek istemişler: "Hakkın düşmanı olan, Allah ve Rasûlü'ne inanmayan bir Yahudînin sözüne güvenilmez. Oysa biz Müslümanız ve güvenilir kişileriz, o halde bizim sözümüze inanılmalı." Yahudî ise suçsuz olduğunu söylüyormuş.
Hz. Peygamber (asm) tarafları ve şahitleri dinlemiş. Mevcut deliller ve doğru gibi görünün iddialar sebebiyle neredeyse Te'ame'yi beraat ettirip Yahudî aleyhine hüküm verecekken ikaz gelmiş.
"SAKIN!"
"(Ey Muhammed!) Biz sana Kitab'ı (Kur'ân'ı) hak olarak indirdik ki, insanlar arasında Allah'ın sana öğrettikleri ile hüküm veresin. Sakın hainlerin savunucusu olma. Allah'tan bağışlama dile. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Kendilerine hainlik edenleri savunma. Şüphesiz Allah, hainlikte ve günah işlemekte aşırı gidenleri hiç sevmez." (Nisâ, 105-107.)
Hz. Peygamber (asm), bir hâkim olarak kendi önüne getirilen davada soruşturma sonucu topladığı mevcut delillere göre de hüküm verebilirdi. ünkü İslâm zâhire göre hükmeder. İnsanın iç ve kalp dünyasındaki hedef ve niyet, Allah ile kul arasındadır.
Nitekim Hz. Peygamber (asm) "Ben insanların kalplerini yarmakla ve iç hallerini deşmekle emrolunmadım!" demiş. (Buhari, Megazi, 63)

13