GÜNÜN TARİHİ: 19 Ağustos 1991
Yazının başlığını Hazret-i Bediüzzaman'ın "Emirdağ Lâhikası"ndaki şu hakikatli sözüne binâen koyduk: "...Kat'iyen dinsiz bir millet yaşamaz. Rus da dinsiz kalamaz. Geri dönüp Hıristiyan da olamaz. Olsa olsa, küfr-ü mutlakı kıran, hak ve hakikate dayanan, hüccet ve delile istinad eden, aklı ve kalbi ikna eden Kur'ân ile bir musalâha veya tâbi olabilir."
Üstad Bediüzzaman bu sözü sarf ettiğinde, Bolşevik Sovyet Rusya, bir dinsizlik rejimi olan komünizmi dayatma yoluyla önce kendi halkına, sonra da bütün dünyaya yayma çabası içindeydi. Lenin ve Stalin, ömürlerini "Komünist Rusya"nın inşasına adarken, onlardan daha dehşetli bir dinsiz olan Troçki ise, komünizmi bütün insanlığın başına geçirmek için var gücüyle çalıştı. Dahası, bu zındıkane fikrini kitapla dünyaya yaymak için, M. Kemal'in izniyle 1929'da Türkiye'ye geldi. Kitabî çalışmalarını da beş yıla yakın kalmış olduğu Heybeliada'da yaptı.
Özetle, 1917'de arlık Rusyası'nın başını dağıtarak iktidara gelen Bolşevik baykuşları, asgarî yetmiş sene müddetle borusunu öttürmeye devam etti. 1980'li yılların ortalarına gelindiğinde ise, komünist rejim miadını doldurmaya başladı. Devletin başındaki Mihail Gorbaçov, rejimin tıkandığını ve Rusya'yı geriye doğru götürdüğünü fark edince, komünist sistemi sona erdirecek hamleleri başlattı. Adına Glasnost (açıklık) ve Perestroyka (yeniden yapılanma) denilen bu hamleler genel kabul görmekle beraber, Komünist Parti'nin jakobenlerini derinden derine rahatsız etti. Ve, hemen ilk fırsatta harekete geçerek darbe teşebbüsünde bulundular. İşte, 19 Ağustos 1991'i esas alan "günün tarihi" de daha çok bu meseleyle ilgili.
«
Günün tarihi şudur: 19 Ağustos 1991 tarihinde Rusya'da bir komünist darbe girişimi yaşandı. Komünizm yanlısı KGB (Sovyet Rusya'nın gizli servisi) ile bazı generaller, Devlet Başkanı Mikhail Gorbaçov'a karşı darbe teşebbüsünde bulundu. Başkan Gorbaçov evinde göz hapsinde tutulmaya başlandı.
İşte tam o esnada umulmadık bir gelişme yaşandı: Gorbaçov'un siyasî rakibi ve geleceğin devlet başkanı olan Boris Yeltsin, bir yolunu bularak darbe teşebbüsü için kullanılan bir tankın üzerine çıkarak, darbecileri şiddetle protesto etti. Ülkenin tekrar komünist sisteme dönmeyeceğini etkili bir şekilde anlatmaya çalıştı.