"Okuma kampı"na girdik
Hemen her sene iki-üç haftalığına da olsa bütün vaktimizi "kitap okuma"ya tahsis ediyoruz. Bu tarz programlar, cidden feyizli, hareketli, be-reketli geçiyor.
Geçen sene Ankara Ayaş'ta tatbik ettiğimiz "Nur Külliyatını devretme programı"nı, bu sene Mersin'e bir saat mesafedeki Toros Yaylasındaki bir köyde uygulamaya başladık.
Burada, vakti müsait olan kitap meraklısı arkadaşlarla bir araya geldik. Kendi aramızda, günde beş vakit müşterek dersler yapıyoruz. Geriye kalan vaktimizi de şahsî okumalarla, tefekkürlü çevre gezintileri ve civardaki yörüklerle sohbet-muhabbet ederek değerlendir-meye çalışıyoruz.
Bizler, ümmet olarak ehl-i kitabız. Mukaddes kitabımız Kurân ile bize gelen ilk İlâhî emir ise "Oku!"dur.
Demek ki "okumak" ve bilhassa "kitap okumak" bizim için son derece mühim bir vazife, hatta bir vecibedir.
Nitekim, dünya üzerinde en çok kitap okuyan topluluklar, sairlere nazaran daha ileri ve daha medenî durumdalar. Okumayanlar veya okumakta tembel davran-anlar ise, nisbeten geri kaldıkları açıkça görülebiliyor.
Bu da gösteriyor ki, "okuma alışkanlığı" kazanmak, çok mühim bir meseledir. Hatta denilebilir ki: "Alışkanlıkların hem en zoru, hem en güzelidir, kitap okumak."
Ne mutlu, bu güzel alışkanlığı ömür boyu sürdürebilenlere...
Evet, önemli olan, kişinin okuma alışkanlığını kazanmasıdır. Yerine göre yavaş veya hızlı, sesli veya sessiz okumak, sonraki meseledir.
Meselâ: Anlamak için, daha ziyade yavaş, mütalaalı, müzakereli okumak öncelikli tercih olmalı.
Öte yandan, hızlı okumanın da duygulara feyiz ve bereket kattığını, kitapları peşpeşe bitirmenin insana müthiş bir güven verdiğini de unutmamak lazım. Zira, hep ağır tonda okuyan kimseler, 600-700 sayfalık kitapları bitirmede zor-landıkları gibi, 5-6 bin sayfalık Nur Külliyatını senede bir devretmeyi ise adeta imkânsız gibi görürler.
Dolayısıyla, bir kitaptaki bahisleri mütalaa için yavaş okumak "istifade"ye medar olurken, Külliyatı devretmek-hatmetmek için ise, hızlı okumak daha çok "istifaza"ya medar olur.