GÜNÜN TARİHİ: 10 Haziran 1930
Mübadele, karşılıklı yer değiştirme, becayiş etme, değiş-tokuş yapma hali için kullanılan bir tabir.
Mübadil ise, yer değiştiren insanlar için kullanılıyor.
Bu tabir, 1924'ten itibaren karşılıklı olarak yer değiştiren Türkler ve Rumlar için kullanılmış.
Türkiye'de yaşayan yüz binlerce mübadil vatandaş var. Bunlar, yüz sene kadar önce Yunanistan'dan (Batı Trakya'dan) Türkiye'ye gelip yerleşen Müslüman Türklerdir. Onların arasında "Dönme" olanlar da var.
Selaniklilerin "Dönme" kısmı, tâ o zamandan beri Türkiye'de hep imtiyazlı bir sınıf olageldi. Nitekim, 1923'te Lozan'da yapılan "Mübadele Antlaşması" gereği, Yunanistan'a göç eden Rumların taşınmaz durumdaki kıymetli malları-mülkleri daha çok bu sınıfa tahsis edildi.
Şimdi, tâ başından itibaren hadisenin gelişme seyrini birlikte takip edelim.
1923'te imzalanan Lozan Antlaşması maddelerine son anda bir madde daha eklendi. Bu ek madde, Türkiye ile Yunanistan arasında alınan "Ahalinin Mübadele Edilmesi" kararıyla ilgili.
Bu karara göre, Türkiye'de ikamet etmekte olan Ortodoks Rumlar ile Batı Trakya'da ikamet etmekte olan Müslüman Türkler yer değiştirecekti. Kararın uygulanmasına 1924'ün başında başlandı. Yunanistan sınırları içinde yaşayan yaklaşık 400 binin üzerindeki Türk nüfusu Türkiye'ye göç ederken, Anadolu ve Trakya'da yaşayan bir milyondan fazla Rum da Yunanistan'a göç etmeye başladı.
Mübadele Antlaşmasına göre, yer değiştirmeyi kabul eden göçmenler, sadece taşınabilir mallarını götürebilirlerdi. Onların gayrı menkullerine ise, Milletler Cemiyetine bağlı bir komisyon tarafından altın üzerinden değer biçilecek ve bunun ödenmesi cihetine gidilecekti.
Bu acıklı göçler, yer değiştirmeler ve yerleştirmeler esnasında, çok büyük sıkıntılar, dramlar ve hatta travmalar yaşandı. Meydana gelen birtakım adâletsizlikler ve bilhassa uyum sağlama problemleri, bazı ailelerin sıkıntısını had safhaya çıkardı. Tabiî, sıkıntı çift taraflı olarak yaşandı.
İlk anlaşmadan sonra hemen mübadele yapıldı. Karşılıklı göçlerazalarak da olsayıllarca devam etti. Ne var ki, bazı sıkıntılar her iki tarafta da bir türlü aşılamıyordu. Göç edenlerin rahatı, huzuru, uyumu, geçimi bihakkın sağlanamıyordu.
Bu zaman zarfında çok ağır trajediler yaşandı.