Kafatasçı Atsız, kafayı Nursî'ye taktı
GÜNÜN TARİHİ: 7 Temmuz 1972
Türkçü-Turancı fikriyatının öncülerinden biri olan Hüseyin Nihal Atsız, uzun süren yargılamaların neticesinde "basın-yayın yoluyla ırkçılık yapmak"tan dolayı 7 Temmuz 1972'de 1,5 yıllık bir mahkûmiyet cezası aldı.
Esasen, kendi yüzü ve kafa yapısı da klasik "Türk tipi"ne hiç benzemeyen, hatta Avrupa'dan getirmiş olduğu "kafatası ölçüm cihazı"na göre bile Türk sayılmayan Atsız'ın en çok düşmanlık kustuğu şahsiyetlerin başında Bediüzzaman Said Nursî ve eserleri geliyor.
Doğrusu Üstad Bediüzzaman'ın kendisi de bu adamları sevmiyor ve hatta onun gibi ırkçılık manasında Türkçülük yapan kimseleri hakikî Türk olarak görmüyor.
Nihal Atsız'ın Türkçülük nâmı altında ırkçılık yaptığına dair davalar daha eskilere dayanır. Bilhassa 1930'larda gittiği her yerde, vazife yaptığı her makamda Türkçülük yapmaktan hiç geri durmadı. Tıpkı, Türkçülük yapan diğer "gayr-ı Türk" reisler gibi...
25 Ocak 1931'de Edebiyat Fakültesi Dekanı hocası Prof. M. Fuad Köprülü'nün asistanı olduktan sonra, Atsız'ın etki sahası daha da genişledi. Aciptir ki, Fuat Köprülü, Ziya Gökalp'in yetiştirmesidir; Atsız da Köprülü'nün himayesinde meşhur bir Türkçü olup çıktı.
1944'te Türkçülükten dolayı tutuklanıp yargılananların başında yer alan Atsız, öldüğü tarih olan Aralık 1975'e kadar süren bütün hayatını ırkçılık manasında Türkçülük yapmakla geçirdi.
Bu sayede de, bu vatanda kendini Türk hissetmeyen pek çok kişi, reaksiyoner (aksülamel) bir tavır içine girerek Müslüman Türklere karşı geliştirilen menfî hislerin kurbanı oldu. Bir cihette denilebilir ki: Meselâ Kürtçülük hareketinin en başta gelen tahrik unsurlarından biri Atsız ve onun gibilerin sürekli şekilde pompalamış olduğu Türkçülük cereyanıdır.
Nihal Atsız'ın bir diğer özelliği de, Risâlei Nur hareketine olan iflâh olmaz düşmanlığıdır. Bilhassa, Üstad Bediüzzaman'ın vefatından sonra, o zâtın ve temsil ettiği davanın aleyhinde o derece sert ve katı bir tutum izledi ki, hakikî bir Türk'ün bunları yapacağına-yazacağına inanamazsınız.