Gizli "İttihad-ı Osmanî" Cemiyeti
GÜNÜN TARİHİ 3 Haziran 1889
Sonradan ismi meşhûr "İttihat ve Terakki Cemiyeti" (İTC) şeklinde değişecek olan siyasî teşkilât, 3 Haziran 1889'da kuruldu. Son derece gizlilik içinde kurulan bu teşkilâtın ilk ismi "İttihad-ı Osmanî" olarak belirlendi.
Cemiyetin kurucu kadrosu içinde menşei Askerî Tıbbîye ağırlıklı olan şu isimler yer alıyor: İbrahim Temo, Abdullah Cevdet, Mehmed Reşid Paşa, İshak Sükuti, Hüseyinzade Ali Turan.
Zaman içinde ve bilhassa 1913'ten sonra öne çıkan isimler şunlar: Ahmed Rıza Bey, Said Halim Paşa, Dr. Nâzım, Ziya Gökalp ve "Üç Paşalar" şeklinde isim yapan Enver Paşa, Talat Paşa ve Cemal Paşa.
II. Meşrutiyet'in ilânından (Temmuz 1908) sonra resmîyet kazanan ve aynı isimli parti (fırka) ile seçimlere katılan İttihat ve Terakki, iktidara geldikten sonra, eski istibdattan çok daha şiddetli bir dikta rejimini kurdu. Bu vetirede, liberal-serbest-müsbet fikirli olanlar ile vatanperver olan kimseler, teşkilat içinde alabildiğine geri plana itildi.
Yaklaşık on yıl müddetle ülke yönetimini diktacı bir uygulama ile elinde tutan İTC, hem rakiplerini kanla bastırma siyasetini güttü, hem de devleti savaştan savaşa sürükleyerek Osmanlı'nın sonunu hazırladı.
Burada şunu da hatırlatmakta fayda var: İttahat-Terakki, sadece siyasî cereyandan ibaret değildi. Zaman içinde bünyenin içine Masonlar, cuntacılar, darbeciler, ırkçı Türkçüler, tetikçiler, komiteciler de dahil olup, bu yapılanmayı ucûbe bir teşkilâta çevirdiler. Muhaliflere karşı yapılan sûikastler ise, İTC'nin âdeta yapışkanlı bir yaftası haline geldi.
İttihatçılar içinde, hiç şüphesiz samimi şekilde hürriyet ve demokrasi taraftarı olanlar da vardı. Ancak, zaman içinde bunların sesleri kısılmaya ve kenara itilmeye çalışıldı. İttihatçılardan ayrılanlar, siyasî teşkilat olarak Ahrar-ı Osmaniye Fırkası'nda birleşerek yollarını ayırmış oldu.
Ne var ki, komitacı İttihatçılar, bu fırkayı da hiç rahat bırakmadı. Basın-yayında ve siyaset sahnesinde parlak olan şahsiyetleri vurarak, yahut hapse atarak onları susturma cihetine gitti. Nihayet, "31 Vakası" bahanesiyle, hem Ahrarların, hem de İttihad-ı Muhammediye Cemiyetinin mensuplarının çoğunu ya idam ettirdiler, ya da ağır hapis cezasına çarptırarak âdeta muhalif görüş sahiplerinin sonunu getirdiler.