Gençlerin enerjisi, büyüklerin tecrübesi

Allah, uçabilmeleri için kuşları iki kanatlı olarak yaratmış.

Bir kanadı çalışmayan, yahut kırık vaziyette olan bir kuşun hayatı tehlikede demektir. Onun hayatı uçmaktadır. Yürüyerek, yahut sürünerek avcılardan, yırtıcılardan kurtulma şansları yoktur.

Teşbihte hata olmaz; iman-Kur'ân hizmetinin inkişafı için de iki dinamik cenâha ihtiyaç vardır: Gençlerin enerjisi ve büyüklerin tecrübesi.

Bu iki cenâh birlikte çalışmadığı ve bu iki kanat uyumlu şekilde pervâz etmediği takdirde, söz konusu hizmet de inkişaf etmez. Bir ilerleme olmaz; hatta, geriye gitme ihtimali var.

Oysa, Risale-i Nur, fütûhât üzere kurulu bir iman hizmetidir: Kurân'ın malı ve hakîkî bir tefsiri olan bu eserlerin teşkil ettiği hizmet, anlayarak okuyan ve dinleyenlerin akıllarını, kalplerini, ruh ve sair lâtifelerini fethetmek sûretiyle inkişaf eder. Fetih durduğu anda, hizmet de durur; sonra gerilemeye ve tükenmeye doğru gider.

Bu ise, vazifesini ihmal eden ve gelecek nesiller için hazırlık yapmayan dava mensuplarını mesuliyet altına sokar. Zira, bu kudsî hizmet, kıyamete kadar kesintisiz şekilde devam etmesi lâzım geliyor. Dolayısıyla kesintiye ve nesiller arası kopukluğa kim sebep oluyorsa, mesuliyet de ondadır.

«

Bir iman hizmeti olan Risâle-i Nur, cihanşümûl bir dâvadır. Geçici zamana, lokal bir zemine, sınırlı bir kesime münhasır değildir. Sığmaz da: Bir şirkete, bir bölgeye sığmaz. Bir partiye, bir zümreye, bir unsura, hatta bir ülkeye sığmaz ve sığdırılamaz.

Tamam, herkes öncelikle dar daireyi düşünecek. Herkes bulunduğu mahal hizmeti ile ciddî şekilde alâkadar olacak. Fakat, bununla iktifa etmeyecek. Hizmetini dar bir bölge ile, lokal bir zümre ile sınırlı tutmayacak. Belki, bütün millet ve memleketin mukadderatıyla alâkadar olacak. Hatta, bütün insanlık âleminin huzuru, barışı ve iki cihan saadeti için ufkunu açık tutacak. Zira, Nur'un hedef kitlesi, bütün beşeriyet âlemidir.

«

Yukarıda tadât edilen bütün o hizmetler manzumesi için dikkat edilecek önemli noktalar şunlar olsa gerektir:

1. Evvelâ şunu biliyoruz ki: Kur'ân'ın birinci sıradaki muhatabı avamdır. Havas, ikinci sırada. Avam tabakası, cemiyetin yüzde seksenini teşkil eder. Islâhattaki tahşidat, daha çok bu tabaka üzerindedir. Kur'ân'ın malı olan Risâle-i Nur'un hizmeti de, aynı meslek ve metot ile gidiyor.