Dalkavukluk kotasını dolduranlar

Demokrasilerde yönetime talip olanlar, milletin hür iradesiyle seçilirler.

Seçildikten sonra da milletin emrinde olarak kitleleri memnun etmeye çalışırlar. Milletin teveccühünü kaybedenler, ülkenin idaresini yeni kadrolara bırakarak çekilirler.

İleri demokrasinin normal işleyişi böyledir.

Ne var ki, bu normal işleyişi içine sindirmeyenler, meşrûiyet dışı yollara başvurarak entrika siyasetiyle iktidarda kalmaya çalışırlar.

Son yıllarda, maalesef tam da bu tarz üzere giden bir entrika siyasetiyle karşı karşıya bulunmaktayız.

«

Siyasî iktidar, halkın teveccühünü kaybettikçe, meşrûiyet dışı kullanmış olduğu aparatların hem sayısını, hem çeşitlerini çoğaltmaya başladı.

Misâl: Daha evvel hiç görülmemiş ölçüde, paralı bir troll ordusunu devreye soktu. Basın-yayın dünyasında "ana akım" diye bilinen gazeteleri ve sözde gazetecileri bir nevî satın almış oldu. Değişik konularda "uzman yorumcu" diye lanse edilen bir sürü dalkavuğu, sırf meddahlık için "ekran yüzü" haline getirdi. Bazı basın-yayın kuruluşları, hatta Youtube kanalları serâpa arpalık haline getirildi.

Zamanla, bol maaşlı vekiller-siyasîler geri plâna itilirlerken, meddah-yağcı-dalkavuk sürüsü iyiden iyiye meydan aldı.

Bir adım sonrasında ise, iktidarın borazanlığın yapan mezkûr fertler, gruplar, klikler arasında bu kez "Saray'a yaranma yarışı" başladı. Yarış hızlandıkça, iş, hem mide bulandırmaya, hem de medya-siyaset dengesini sarsmaya, bozmaya başladı.

Derken, ortalık bir ânda kaotik bir havaya büründü: Yıllardır koro halinde muhalif cepheye doğru sataşanlar bu kez dönüp birbirleriyle dalaşmaya başladılar. Hem müşterek programları terk ettiler, hem de birbirlerine demediklerini bırakmadılar.

Halk arasında bunlar için enva-i türlü tâbirler kullanılıyor: Besleme, dönek, meddah, borazan, fırıldak, yağcı, yaranmacı... Ve tabiî ki bazıları için yapılan "Yalakalık kotasını dolduranlar" tarifi.

Aslında, bütün bunlar raydan çıkmış bir siyaset ağacının zakkumu gibidir.

Evet, hürriyetçi demokrasiye inanmayan, demokrasiyi iktidara gelmek için sadece bir araç olarak telâkki eden ve bilhassa millî iradeye bihakkın güvenmeyen siyasiler, ne yazık ki, zamanla bu tür muzır aparatlara bel bağlamaya yönelirler.

«

Bakıyoruz da, kendilerinin çok zeki sanan bazıları şöyle bir çıkış yapıyor: Efendim herkes kendi işini yapsın. Siyaseti siyasetçiler, gazeteciliği gazeteciler yapsın. Siyasî iktidarı da gazeteciler ve ekran yorumcuları değil, bizzat siyasetçiler savunsun. Falan, filan...